Obur Ve Kambur Unutturmadıklarımız Serisi

Stok Kodu:
9786254196416
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
160
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-12-20
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
9,46
9786254196416
751241
Obur Ve Kambur Unutturmadıklarımız Serisi
Obur Ve Kambur Unutturmadıklarımız Serisi
9.46
1870'te Devir (Çağ) adıyla bir gazete çıkardı ancak ilk sayıda kapandı. Çok kısa zaman sonra Bedir adıyla çıktı. 1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur. Edebiyatımızın ilk hikâye koleksiyonu olan "Letaif-i Rivayat" adlı eseri kaleme aldı. Bu eserin satışıyla geçimini sağlamaya çalıştı. 1873 yılında kendine ait Dağarcık dergisine yazdığı yazılar ve Yeni Osmanlılarla yakınlığı nedeni ile tepki çekti ve Rodos'a sürüldü. Abdülaziz'in vefat etmesi üzerine V. Murat'ın başa geçmesiyle çıkarılan genel af ile İstanbul'a dönmesine izin verildi. 27 Haziran 1878'de Osmanlı sarayının desteği ile Tercüman-ı Hakikat gazetesini yayımlamaya başladı. Gazete, Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından birisi oldu. Başlangıçta gazetenin tüm yazılarını kendisi yazıyordu. Zamanla gazetenin yazarları arasına giren Ahmet Cevdet, Hüseyin Rahmi, Ahmet Rasim gibi isimler bu gazetenin sütunlarında meşhur oldular. Rodos sürgününden döndükten sonra Kabataş'ta bir eve taşınan Ahmed Midhat Efendi, burada şair Fitnat Hanım ile komşu olmuştu. Aralarında doğan aşk, mektuplarla sürdürüldü. Mektuplaşmaları 1944 yılında kitaplaştı. 1884'te büyük kızı Mediha'yı Muallim Naci ile evlendirdi. Damadı Muallim Naci, 1883'te Tercüman-ı Hakikat'in edebiyat sayfasının yönetimini üstlendi. Ne var ki Ahmed Midhat eski edebiyat alışkanlıklarını savunan damadı ile görüş ayrılığına düştüğü için iki yıl sonra onu gazeteden kovdu. Yazar, II. Meşrutiyet döneminde yaş haddi nedeniyle emekliye ayrıldı. Yazıları eskisi gibi rağbet görmediği için yazı hayatından da çekildi; Bakanlar Kurulunun özel kararıyla Darülfünun'da genel tarih, felsefe tarihi; Darülmuallimat'ta tarih ve eğitimbilim dersleri; Medreset-ül-Vaizin'de dinler tarihi dersleri verdi; ayrıca Darüşşafaka'da gönüllü olarak öğretmenlik yaptı. 28 Aralık 1912 tarihinde Darüşşafaka'da nöbetçi olduğu bir sırada kalp durmasından hayatını kaybetti. Fatih Camii bahçesine defnedildi.
1870'te Devir (Çağ) adıyla bir gazete çıkardı ancak ilk sayıda kapandı. Çok kısa zaman sonra Bedir adıyla çıktı. 1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur. Edebiyatımızın ilk hikâye koleksiyonu olan "Letaif-i Rivayat" adlı eseri kaleme aldı. Bu eserin satışıyla geçimini sağlamaya çalıştı. 1873 yılında kendine ait Dağarcık dergisine yazdığı yazılar ve Yeni Osmanlılarla yakınlığı nedeni ile tepki çekti ve Rodos'a sürüldü. Abdülaziz'in vefat etmesi üzerine V. Murat'ın başa geçmesiyle çıkarılan genel af ile İstanbul'a dönmesine izin verildi. 27 Haziran 1878'de Osmanlı sarayının desteği ile Tercüman-ı Hakikat gazetesini yayımlamaya başladı. Gazete, Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından birisi oldu. Başlangıçta gazetenin tüm yazılarını kendisi yazıyordu. Zamanla gazetenin yazarları arasına giren Ahmet Cevdet, Hüseyin Rahmi, Ahmet Rasim gibi isimler bu gazetenin sütunlarında meşhur oldular. Rodos sürgününden döndükten sonra Kabataş'ta bir eve taşınan Ahmed Midhat Efendi, burada şair Fitnat Hanım ile komşu olmuştu. Aralarında doğan aşk, mektuplarla sürdürüldü. Mektuplaşmaları 1944 yılında kitaplaştı. 1884'te büyük kızı Mediha'yı Muallim Naci ile evlendirdi. Damadı Muallim Naci, 1883'te Tercüman-ı Hakikat'in edebiyat sayfasının yönetimini üstlendi. Ne var ki Ahmed Midhat eski edebiyat alışkanlıklarını savunan damadı ile görüş ayrılığına düştüğü için iki yıl sonra onu gazeteden kovdu. Yazar, II. Meşrutiyet döneminde yaş haddi nedeniyle emekliye ayrıldı. Yazıları eskisi gibi rağbet görmediği için yazı hayatından da çekildi; Bakanlar Kurulunun özel kararıyla Darülfünun'da genel tarih, felsefe tarihi; Darülmuallimat'ta tarih ve eğitimbilim dersleri; Medreset-ül-Vaizin'de dinler tarihi dersleri verdi; ayrıca Darüşşafaka'da gönüllü olarak öğretmenlik yaptı. 28 Aralık 1912 tarihinde Darüşşafaka'da nöbetçi olduğu bir sırada kalp durmasından hayatını kaybetti. Fatih Camii bahçesine defnedildi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat