9786051981192
554002
https://www.hesapli24.com/ofke-ile-basa-cikma-yollari
Öfke İle Başa Çıkma Yolları
11.57
İyi bir haberim var: Öfke, sandığın gibi kötü bir şey olmayabilir! Şiddet ile
öfke sıklıkla karıştırılıyor ama aslında birbirleriyle alakaları bile yok!
Öfke faydalı bir duygudur. Kendimi ifade etmeme yardımcı olur. Kendimi
tehdit altında hissettiğim zaman DUR dememi sağlar.
Peki öfke nasıl ortaya çıkar? Şiddete başvurmadan nasıl ifade edilmeli
ve nasıl sakinleşmeli? Gelin, birlikte keşfedelim.
Fransa'da pozitif ebeveynlik yönteminde öncü psikoterapist Isabelle
Filliozat ile psikoterapist ve çocuk terapisti Virginie Limousin tarafından
kaleme alınan, Türkiye dahil yayımlandığı tüm ülkelerde büyük beğeni
toplayan Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum serisinin ikinci kitabı Öfke
İle Başa Çıkma Yolları, 100'den fazla etkinlik ve ebeveyn kitapçığıyla
birlikte, çocukların içlerinde neler olup bittiğini anlayabilmelerini, öfkenin
sağlıklı ve gerekli bir duygu olduğunu kavrayıp onu şiddetten
ayırabilmelerini sağlayacak şekilde tasarlandı.
"Duyguyu anlama ve aktarma becerisi için kıymetli bir kitap bu.
Ebeveynlerin de mutlaka okumasını dilerim."
– Dr. Gülcan Özer (Serinin ilk kitabı "Duygularım" hakkında)
Kitabın arkasındaki ebeveyn kitapçığından:
"Öfkelenince ne kadar da çirkin oluyorsun!", "Derhal
sakinleşiyorsun!", "Hemen odana git ve sinirin geçene kadar da
çıkma." Ailelerimiz öfkemizi kabul etmezlerdi, hatta açıkça
ayıplarlardı. Kendi çocuklarımız öfkelendikleri zaman, biz de bunu
kabullenmekte bazen zorlanıyoruz. Oysaki öfkeyi kabullenmenin
önemli olduğunu biliyoruz. Yapılan araştırmalara göre, bastırılan
öfke psikosomatik rahatsızlıklar gibi birçok farklı soruna yol
açabiliyor. Hayal meyal ya da açık seçik, bir şekilde çocukluk
yaralarımızı hatırlıyoruz. Anne babamız sinirlendiğinde, bunun
sorumluluğunu sıklıkla bizim sırtımıza yüklerlerdi: "Gerçekten
çekilmezsin!" "Bak aranıyorsun yine!" Öfkelenen onlar olduğunda
bile bu hep bizim hatamızdan kaynaklanıyordu! Bağırıyor,
kontrolden çıkıyorlardı... Hatta öfkelenmekte haklı olduklarını ve
bunun eğitim olduğunu söylüyorlardı. Sonuç olarak biz de öfkenin iyi
bir şey olmadığını ve sadece güçlü olduğumuzda öfkelenmeye
hakkımız olduğunu içselleştirdik. Okulda da farklı bir şey
öğretmediler. Öğretmenlerin öfkelenmeye hakkı varken, hatta onlar
buna teşvik edilirken, öğrencilere yasaktı. Bir kez daha verilen
mesaj gayet açıktı: Öfke güçlülere mahsustu. Hâlbuki öfke sadece
en güçlülere tanınan bir hak ise o artık bir duygu olmaktan çıkmış,
şiddetin tanımına dönüşmüştür! Yetişkinler davranışlarını haklı
göstermek için öfke kelimesini kullandılar, zira hiç kimse şiddet
yanlısı olarak nitelendirilmek istemez. Ama işin aslı pek de öyle
değil. Öfke, benliğin oluşumunda ve uyumlu ilişkiler kurmada
gerekli, sağlıklı bir duygudur. "Kendimizi kaybettiğimizde" ya da
"sinirlerimiz boşandığında", verilen duygusal tepki aşırı ve yıkıcı
oluyor, hele ki bir diğer kişi üzerinde üstünlük kurmak için
kullanılıyorsa, bunun adı artık hiddettir, hışımdır. Bu, öfke duygusu
İyi bir haberim var: Öfke, sandığın gibi kötü bir şey olmayabilir! Şiddet ile
öfke sıklıkla karıştırılıyor ama aslında birbirleriyle alakaları bile yok!
Öfke faydalı bir duygudur. Kendimi ifade etmeme yardımcı olur. Kendimi
tehdit altında hissettiğim zaman DUR dememi sağlar.
Peki öfke nasıl ortaya çıkar? Şiddete başvurmadan nasıl ifade edilmeli
ve nasıl sakinleşmeli? Gelin, birlikte keşfedelim.
Fransa'da pozitif ebeveynlik yönteminde öncü psikoterapist Isabelle
Filliozat ile psikoterapist ve çocuk terapisti Virginie Limousin tarafından
kaleme alınan, Türkiye dahil yayımlandığı tüm ülkelerde büyük beğeni
toplayan Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum serisinin ikinci kitabı Öfke
İle Başa Çıkma Yolları, 100'den fazla etkinlik ve ebeveyn kitapçığıyla
birlikte, çocukların içlerinde neler olup bittiğini anlayabilmelerini, öfkenin
sağlıklı ve gerekli bir duygu olduğunu kavrayıp onu şiddetten
ayırabilmelerini sağlayacak şekilde tasarlandı.
"Duyguyu anlama ve aktarma becerisi için kıymetli bir kitap bu.
Ebeveynlerin de mutlaka okumasını dilerim."
– Dr. Gülcan Özer (Serinin ilk kitabı "Duygularım" hakkında)
Kitabın arkasındaki ebeveyn kitapçığından:
"Öfkelenince ne kadar da çirkin oluyorsun!", "Derhal
sakinleşiyorsun!", "Hemen odana git ve sinirin geçene kadar da
çıkma." Ailelerimiz öfkemizi kabul etmezlerdi, hatta açıkça
ayıplarlardı. Kendi çocuklarımız öfkelendikleri zaman, biz de bunu
kabullenmekte bazen zorlanıyoruz. Oysaki öfkeyi kabullenmenin
önemli olduğunu biliyoruz. Yapılan araştırmalara göre, bastırılan
öfke psikosomatik rahatsızlıklar gibi birçok farklı soruna yol
açabiliyor. Hayal meyal ya da açık seçik, bir şekilde çocukluk
yaralarımızı hatırlıyoruz. Anne babamız sinirlendiğinde, bunun
sorumluluğunu sıklıkla bizim sırtımıza yüklerlerdi: "Gerçekten
çekilmezsin!" "Bak aranıyorsun yine!" Öfkelenen onlar olduğunda
bile bu hep bizim hatamızdan kaynaklanıyordu! Bağırıyor,
kontrolden çıkıyorlardı... Hatta öfkelenmekte haklı olduklarını ve
bunun eğitim olduğunu söylüyorlardı. Sonuç olarak biz de öfkenin iyi
bir şey olmadığını ve sadece güçlü olduğumuzda öfkelenmeye
hakkımız olduğunu içselleştirdik. Okulda da farklı bir şey
öğretmediler. Öğretmenlerin öfkelenmeye hakkı varken, hatta onlar
buna teşvik edilirken, öğrencilere yasaktı. Bir kez daha verilen
mesaj gayet açıktı: Öfke güçlülere mahsustu. Hâlbuki öfke sadece
en güçlülere tanınan bir hak ise o artık bir duygu olmaktan çıkmış,
şiddetin tanımına dönüşmüştür! Yetişkinler davranışlarını haklı
göstermek için öfke kelimesini kullandılar, zira hiç kimse şiddet
yanlısı olarak nitelendirilmek istemez. Ama işin aslı pek de öyle
değil. Öfke, benliğin oluşumunda ve uyumlu ilişkiler kurmada
gerekli, sağlıklı bir duygudur. "Kendimizi kaybettiğimizde" ya da
"sinirlerimiz boşandığında", verilen duygusal tepki aşırı ve yıkıcı
oluyor, hele ki bir diğer kişi üzerinde üstünlük kurmak için
kullanılıyorsa, bunun adı artık hiddettir, hışımdır. Bu, öfke duygusu
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.