9786257344791
739388
https://www.hesapli24.com/ofkeden-cesarete
Öfkeden Cesarete
12.02
“Çocuklukta maruz kalınan çok yoğun acımasızlığın şiddetli
olduğu hemen hemen hiç fark edilmez. Bu genellikle çocuk
yetiştirmenin gayet olağan bir parçası olarak kabul edilir.
Çektiğimiz acının aşırı derecede -genellikle tamamen- inkar
edilmesi, sadece bize yapılan yanlışların kabullenilmesini
engellemekle kalmaz. Her şeyden önce, küçük çocuğun ceza
korkusuyla bedeninde bastırması gereken öfkesini de yok eder.
Anne babalar korkudan onurlandırılır, yetişkin çocuk tüm yaşamı
boyunca onların anlayışını ve sevgisini bekler, böylece terk edilme
korkusunun hüküm sürdüğü bir bağlanma modeli içinde sıkışıp
kalır. Bağlanmaların gerçek duyguların yokluğuna bağlı sonuçları,
zihinsel ve fiziksel bozukluklar ile yaşam doyumunun ve
mutluluğun bastırılması ve feda edilmesidir.”
Duygularımız ile bedenlerimizin kaydettikleri ve ezelden beri
içselleştirdiğimiz ahlak kurallarına uymak için hissetmek
istediklerimiz arasındaki çatışmayı ele aldığı Beden Asla Yalan
Söylemez ile tüm dünyada ses getiren Alice Miller, Öfkeden
Cesarete'de okurlarının kendisine yönelttiği sorulara yanıt veriyor.
Duyguların iyileştirici ve özgürleştirici gücünü bir kez daha ortaya
sererek, bastırılmış öfke ile kanser gibi fiziksel hastalıklar
arasındaki bağlantıyı, istismardan kurtulan birçok kişinin
uyuşturucuya veya suça yönelme sebeplerini ya da aileleri nesiller
boyu zulme mahkum eden döngüyü araştırıyor. Dini inancın çocuk
istismarı üzerindeki etkileri, terapötik topluluğun gerçeği inkar
etmesi ve antidepresanlara bağımlılık gibi çok tartışılan teorilere
ışık tutarken, kuşaklararası süren psikolojik ve fiziksel mirasa
değiniyor.
“Çocuklukta maruz kalınan çok yoğun acımasızlığın şiddetli
olduğu hemen hemen hiç fark edilmez. Bu genellikle çocuk
yetiştirmenin gayet olağan bir parçası olarak kabul edilir.
Çektiğimiz acının aşırı derecede -genellikle tamamen- inkar
edilmesi, sadece bize yapılan yanlışların kabullenilmesini
engellemekle kalmaz. Her şeyden önce, küçük çocuğun ceza
korkusuyla bedeninde bastırması gereken öfkesini de yok eder.
Anne babalar korkudan onurlandırılır, yetişkin çocuk tüm yaşamı
boyunca onların anlayışını ve sevgisini bekler, böylece terk edilme
korkusunun hüküm sürdüğü bir bağlanma modeli içinde sıkışıp
kalır. Bağlanmaların gerçek duyguların yokluğuna bağlı sonuçları,
zihinsel ve fiziksel bozukluklar ile yaşam doyumunun ve
mutluluğun bastırılması ve feda edilmesidir.”
Duygularımız ile bedenlerimizin kaydettikleri ve ezelden beri
içselleştirdiğimiz ahlak kurallarına uymak için hissetmek
istediklerimiz arasındaki çatışmayı ele aldığı Beden Asla Yalan
Söylemez ile tüm dünyada ses getiren Alice Miller, Öfkeden
Cesarete'de okurlarının kendisine yönelttiği sorulara yanıt veriyor.
Duyguların iyileştirici ve özgürleştirici gücünü bir kez daha ortaya
sererek, bastırılmış öfke ile kanser gibi fiziksel hastalıklar
arasındaki bağlantıyı, istismardan kurtulan birçok kişinin
uyuşturucuya veya suça yönelme sebeplerini ya da aileleri nesiller
boyu zulme mahkum eden döngüyü araştırıyor. Dini inancın çocuk
istismarı üzerindeki etkileri, terapötik topluluğun gerçeği inkar
etmesi ve antidepresanlara bağımlılık gibi çok tartışılan teorilere
ışık tutarken, kuşaklararası süren psikolojik ve fiziksel mirasa
değiniyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.