Özellikle Koşulları ve Hukuki Sonuçları Çerçevesinde İş; Sözleşmesinin Rızaya Dayalı Devri Yoluyla İşçi Geçişi Sözleşmesinin Rızaya Dayalı Devri Yoluyla İşçi Geçişi

Stok Kodu:
9786257293488
Boyut:
162-235-0
Sayfa Sayısı:
274
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-12-30
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
14,96
9786257293488
570474
Özellikle Koşulları ve Hukuki Sonuçları Çerçevesinde İş; Sözleşmesinin Rızaya Dayalı Devri Yoluyla İşçi Geçişi
Özellikle Koşulları ve Hukuki Sonuçları Çerçevesinde İş; Sözleşmesinin Rızaya Dayalı Devri Yoluyla İşçi Geçişi Sözleşmesinin Rızaya Dayalı Devri Yoluyla İşçi Geçişi
14.96
İş sözleşmesi, işyeri devrinde olduğu gibi bir kanun hükmüne dayalı olarak işçinin rızasının alınmasına gerek olmaksızın kendiliğinden devredilebileceği gibi devir, işçinin rızası alınarak da gerçekleştirilebilir. İş sözleşmesinin işçinin rızası alınarak devrine dair İş Kanunu'nda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun yasalaşma sürecinde, Bilim Komisyonu tarafından hazırlanan İş Kanunu Tasarısı'nın 7. maddesinde, iş sözleşmesinin devrine dair bir düzenlemeye de yer verilmesi hususunda girişiminde bulunulmuş, ancak bu girişim kamuoyunda oluşan tepkiler sebebiyle başarılı olamamıştır. Daha sonra, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 429. maddesinde bir düzenleme getirilerek, iş sözleşmesinin işçinin rızasına dayalı olarak devri kurumu, pozitif hukuki dayanağa kavuşturulmuştur. Konuya dair hüküm bulunmayan dönemde, her ne kadar yasal bir dayanağı olmasa da özellikle sözleşme serbestisi ilkesinden hareketle, eski Borçlar Kanunu'nun 320. maddesinde yer alan hükümden de yararlanılarak gerek İş Hukuku Öğretisi'nde gerekse yargı kararlarında iş sözleşmesinin rızaya dayalı devri genel olarak kabul edilmekteydi. İş sözleşmesinin devrine dair getirilen yasal düzenlemeyle bu hukuki kurumla ilgili olarak uygulamada ortaya çıkan sorunlar bütünüyle çözümlenemediği gibi doğrudan düzenlemenin kendisinden kaynaklanan başkaca yeni sorunlar da ortaya çıkmıştır. İş sözleşmesinin rızaya dayalı devrinin tabi olduğu şartlar, devrin yarattığı hukuki sonuçlar ve özellikle devreden ve devralanın hem devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan hem de kıdem tazminatından sorumluluğu gibi pek çok hususta İş Hukuku Öğretisi'nde farklı görüşler ileri sürülmekte ve mevcut sorunlara yönelik olarak birbirinden değişik çözümler önerilmektedir. Belirtilen sebeplerle, yasal düzenlemenin yapılmasının üzerinden uzunca sayılabilecek bir süre geçmiş olmasına karşın konu halen güncelliğini ve önemini korumaktadır. Bu çalışmada, özellikle iş sözleşmesinin devrinin şartları ile devrin hukuki sonuçlarıyla ilgili tartışmalı olan hususlara, İş Hukuku Öğretisi'nde savunulan farklı görüşler ve Yargıtay uygulamasıyla birlikte yer verilmiş ve öteden beri ortak bir noktada çözüme kavuşturulamamış konularda yeni bir bakış açısı getirilmeye çalışılmıştır.
İş sözleşmesi, işyeri devrinde olduğu gibi bir kanun hükmüne dayalı olarak işçinin rızasının alınmasına gerek olmaksızın kendiliğinden devredilebileceği gibi devir, işçinin rızası alınarak da gerçekleştirilebilir. İş sözleşmesinin işçinin rızası alınarak devrine dair İş Kanunu'nda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun yasalaşma sürecinde, Bilim Komisyonu tarafından hazırlanan İş Kanunu Tasarısı'nın 7. maddesinde, iş sözleşmesinin devrine dair bir düzenlemeye de yer verilmesi hususunda girişiminde bulunulmuş, ancak bu girişim kamuoyunda oluşan tepkiler sebebiyle başarılı olamamıştır. Daha sonra, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 429. maddesinde bir düzenleme getirilerek, iş sözleşmesinin işçinin rızasına dayalı olarak devri kurumu, pozitif hukuki dayanağa kavuşturulmuştur. Konuya dair hüküm bulunmayan dönemde, her ne kadar yasal bir dayanağı olmasa da özellikle sözleşme serbestisi ilkesinden hareketle, eski Borçlar Kanunu'nun 320. maddesinde yer alan hükümden de yararlanılarak gerek İş Hukuku Öğretisi'nde gerekse yargı kararlarında iş sözleşmesinin rızaya dayalı devri genel olarak kabul edilmekteydi. İş sözleşmesinin devrine dair getirilen yasal düzenlemeyle bu hukuki kurumla ilgili olarak uygulamada ortaya çıkan sorunlar bütünüyle çözümlenemediği gibi doğrudan düzenlemenin kendisinden kaynaklanan başkaca yeni sorunlar da ortaya çıkmıştır. İş sözleşmesinin rızaya dayalı devrinin tabi olduğu şartlar, devrin yarattığı hukuki sonuçlar ve özellikle devreden ve devralanın hem devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan hem de kıdem tazminatından sorumluluğu gibi pek çok hususta İş Hukuku Öğretisi'nde farklı görüşler ileri sürülmekte ve mevcut sorunlara yönelik olarak birbirinden değişik çözümler önerilmektedir. Belirtilen sebeplerle, yasal düzenlemenin yapılmasının üzerinden uzunca sayılabilecek bir süre geçmiş olmasına karşın konu halen güncelliğini ve önemini korumaktadır. Bu çalışmada, özellikle iş sözleşmesinin devrinin şartları ile devrin hukuki sonuçlarıyla ilgili tartışmalı olan hususlara, İş Hukuku Öğretisi'nde savunulan farklı görüşler ve Yargıtay uygulamasıyla birlikte yer verilmiş ve öteden beri ortak bir noktada çözüme kavuşturulamamış konularda yeni bir bakış açısı getirilmeye çalışılmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat