Pilonidal hastalığın cerrahi tedavisi

Bu kitap pilonidal sinüs hastalığı üzerine yazılmış bir kitaptır ve herhalde kendi alanında bir ilktir. Basit bir hastalık olarak görünen bu hastalığın aslında en sık genç erişkin nüfusta görülmesi, hastalar tarafından tedavisinin kolayca ihmal edilmesi, hastalığın tedavi ilkeleri üzerine henüz tam bir fikir birliğine ulaşılamamış olması ve en önemlisi hastalan aylarca tıbbi bakıma mahkum eden tekniklerin hala yaygın olarak kullanılıyor olması gibi nedenlerle ciddi bir işgücü kaybına yol açtığı bir gerçektir. Bunun yanı sıra hastalar hayatlarının bazen aylar süren bir sürecinde bıktırıcı pansumanlarla ızdırap dolu günler geçirmekte, sosyal ilişkilerden uzak yatağa bağlı kalmaktadırlar. Bazı hastalarım bana 20 yıldır ped ile yaşadıklarını söylediler, bazıları 9 aydır yüzüstü yattığını ya da son 10 yılda 6 kez ameliyat olduklarını... Bir hasta 1969'dan beri bu hastalıktan çektiğini ve son 40 yılda sayısını hatırlayamadığı ameliyatlar, drenajlar, pansumanlarla yaşadığını söylemişti. Son aylarda yaranın giderek açıldığını ve alttan bir dokunun çıktığını söyleyen bu hastada yassı hücreli karsinom saptanmıştı. Bu kitapta çoğu cerrahın önemsiz görüp çoğu kez herhangi bir ameliyat yapmayı uygun bulduğu pilonidal sinüs hastalığının patofizyolojisinden başlayarak yapılabilecek ameliyat tekniklerine kadar tedavisine yönelik detaylı bilgiler bulmanızı amaçladık. Bu kitabın hedef kitlesi öncelikle cerrahi asistanıdır. Eğitim sürecinde pilonidal cerrahisinin değişik tekniklerini öğrenme şansına sahip olacaklardır. Zira bu kitapta teknik detaylar konunun uzmanları tarafından yazılmıştır. Onlar cerrahi pratikte hemen her hafta mutlaka bir pilonidal hastası göreceklerdir ve unutmamalıdırlar ki her hasta yukarıda kısaca değindiğim öykülere benzer hayatlar yaşamışlardır ya da uygun şekilde tedavi edilmezlerse yeni öyküleri yaşamaya başlayacaklardır. İkinci hedef kitle cerrahi uzmanlarıdır. Onlar bu ülkenin en ücra köşelerinde zor şartlarda hastaları için en iyi tedavi seçeneklerini öğrendikleri şekilde uygulamaya çalışmaktadırlar. Ancak pilonidal cerrahisi sürekli gelişen bir alandır. Onlara bu kitabın ulaşması çok önemlidir. Belki de bir hafta sonunda okunabilecek boyuttaki bu kitabı okumakla ve akıllarına yatan tedavileri uygulamakla onlar ilk etapta çok daha başarılı sonuçlarla hastalarının yüzlerini güldürebileceklerdir. Bu başarı çok önemlidir, çünkü referans hastanelerine hala her yıl çok sayıda hasta uygun yapılmamış tedaviler nedeniyle başvurmaktadırlar.