9786254419584
808975
https://www.hesapli24.com/rizasi-yok-bir-kereden-cok-sey-olur
Rızası Yok;Bir Kereden Çok Şey Olur!
12.84
“KOŞUYOR ALTI YAŞINDA BİR OĞLAN,UÇURTMASI GEÇİYOR
AĞAÇLARDAN...”
NÂZIM HİKMET
Bu kitap, cinsel istismar mağduru, görmezden, duymazdan gelinen, “Bir kereden bir şey olmaz!”
“Küçüğün rızası varmış!” gibi savunmalarla vakaları geçiştirilen, toplu tecavüze uğrayan, cemaat
evlerinde kafası kesilen ve yurtlarda diri diri yanan, altı yaşında evlendirilen çocuklar için
yazıldı.
Bu çocuklar, mağdur edildikten sonra, buharlaşıp yok olmuyorlar. Büyüyor ve topluma
karışıyorlar. Mağdurun hikâyesi o gün, o saatte, o korkunç hadiseden sonra son bulmuyor, aksine
tam olarak orada başlıyor. Devasa travmaların üzerlerinde bıraktığı etkileri anlayamadan,
kimseye anlatamadan, hayata karışıyor, çocuk olmayı hiç deneyimlemeden, kendilerini güvende
hissetmeden yanı başımızda yaşamaya çalışıyorlar.
O çocuklar büyüdü ayakta kaldı ve hayatın içine karıştılar, kimileri imam oldu, onların ardında
saf tutup namaz kıldık. Kimi doktor oldu bizi muayene etti, bir kısmı öğretmen oldu, bizim
onlara reva görmediğimiz çocukluğu kendi sınıflarında çocuklarımıza hediye ettiler.Çoğuyla bir yerde yolumuz kesişti ve göz göze geldik, bir şekilde muhatap olduk ruhumuz bile
duymadı. Kimileri aşçı, polis, kimileri tezgâhtar, işçi, mavi yakalı…
Ama en önemlisi onlar da ebeveyn oluyor. Yeni nesiller yetiştirecekler, yüreklerindeki yara
iyileşti mi dersiniz?
Gücü yaşadıklarını eritmeye yetmemiş, tecavüzün altında ezilmiş, öfkesini yönetememiş, kısaca
rehabilite olma imkânını bulamamış yüzlercesi ne oldu?
“KOŞUYOR ALTI YAŞINDA BİR OĞLAN,UÇURTMASI GEÇİYOR
AĞAÇLARDAN...”
NÂZIM HİKMET
Bu kitap, cinsel istismar mağduru, görmezden, duymazdan gelinen, “Bir kereden bir şey olmaz!”
“Küçüğün rızası varmış!” gibi savunmalarla vakaları geçiştirilen, toplu tecavüze uğrayan, cemaat
evlerinde kafası kesilen ve yurtlarda diri diri yanan, altı yaşında evlendirilen çocuklar için
yazıldı.
Bu çocuklar, mağdur edildikten sonra, buharlaşıp yok olmuyorlar. Büyüyor ve topluma
karışıyorlar. Mağdurun hikâyesi o gün, o saatte, o korkunç hadiseden sonra son bulmuyor, aksine
tam olarak orada başlıyor. Devasa travmaların üzerlerinde bıraktığı etkileri anlayamadan,
kimseye anlatamadan, hayata karışıyor, çocuk olmayı hiç deneyimlemeden, kendilerini güvende
hissetmeden yanı başımızda yaşamaya çalışıyorlar.
O çocuklar büyüdü ayakta kaldı ve hayatın içine karıştılar, kimileri imam oldu, onların ardında
saf tutup namaz kıldık. Kimi doktor oldu bizi muayene etti, bir kısmı öğretmen oldu, bizim
onlara reva görmediğimiz çocukluğu kendi sınıflarında çocuklarımıza hediye ettiler.Çoğuyla bir yerde yolumuz kesişti ve göz göze geldik, bir şekilde muhatap olduk ruhumuz bile
duymadı. Kimileri aşçı, polis, kimileri tezgâhtar, işçi, mavi yakalı…
Ama en önemlisi onlar da ebeveyn oluyor. Yeni nesiller yetiştirecekler, yüreklerindeki yara
iyileşti mi dersiniz?
Gücü yaşadıklarını eritmeye yetmemiş, tecavüzün altında ezilmiş, öfkesini yönetememiş, kısaca
rehabilite olma imkânını bulamamış yüzlercesi ne oldu?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.