9786253690069
812153
https://www.hesapli24.com/ruhunu-satanlar-dernegi
Ruhunu Satanlar Derneği
12.03
“Yas tutacak vakit kalmadı. Yazıp unutmalı ve defterimi kapatıp büsbütün unutulmalıyım.” Onun adı Mehmet Aşçı. Kırk yedi yaşında. Her üç erkekten birinin adı ve her on kişiden birinin soyadıyla kutsanmış, alelade bir fert... Ancak klişelerin boşuna klişe olmadığı düşünülürse öylesine atanmış gibi duran bu ismin de bir sırrı var mıdır? Vedat Türkali İlk Roman Ödülü'ne layık görülen Ölüler Kıraathanesi (2020) ve ikinci romanı Suni Tebessüm (2022) ile okurdan büyük ilgi gören Fatih Gezer, üçüncü romanında unutmanın, hatırlamanın ve aşkın kimyasına eğiliyor, “zamanda asılı kalmış” benzersiz bir zihne eşlik ediyor: Ruhunu Satanlar Derneği, yalnızlıktan başka bir tat vermeyen, özel ama “lanetli” bir yemeğin trajikomik hikâyesinin etrafında, tek derdi “anlaşılmak” olan bir adamın bilincindeki dağınık uçları birbirine bağlarken bu topraklara özgü tuhaf siyaset zemininin bin bir yüzlü gerçeğine de bakıyor. Unutmanın lütfunu bilmiyor, idrak edemiyor insanlar. İstiyorlar ki, herkes onlar gibi hatırlasın, hatırlasınlar ki tarihin hafızasında unutulmaz bir yere gömülsünler. Halbuki insanları unutulmaz kılan, keşfedilmemiş sırlarla, arkalarında kocaman bir gizem bırakarak gözlerini yummalarıdır. Ben tüm sırlarımı afişe edip anlaşılmak istiyorum.
“Yas tutacak vakit kalmadı. Yazıp unutmalı ve defterimi kapatıp büsbütün unutulmalıyım.” Onun adı Mehmet Aşçı. Kırk yedi yaşında. Her üç erkekten birinin adı ve her on kişiden birinin soyadıyla kutsanmış, alelade bir fert... Ancak klişelerin boşuna klişe olmadığı düşünülürse öylesine atanmış gibi duran bu ismin de bir sırrı var mıdır? Vedat Türkali İlk Roman Ödülü'ne layık görülen Ölüler Kıraathanesi (2020) ve ikinci romanı Suni Tebessüm (2022) ile okurdan büyük ilgi gören Fatih Gezer, üçüncü romanında unutmanın, hatırlamanın ve aşkın kimyasına eğiliyor, “zamanda asılı kalmış” benzersiz bir zihne eşlik ediyor: Ruhunu Satanlar Derneği, yalnızlıktan başka bir tat vermeyen, özel ama “lanetli” bir yemeğin trajikomik hikâyesinin etrafında, tek derdi “anlaşılmak” olan bir adamın bilincindeki dağınık uçları birbirine bağlarken bu topraklara özgü tuhaf siyaset zemininin bin bir yüzlü gerçeğine de bakıyor. Unutmanın lütfunu bilmiyor, idrak edemiyor insanlar. İstiyorlar ki, herkes onlar gibi hatırlasın, hatırlasınlar ki tarihin hafızasında unutulmaz bir yere gömülsünler. Halbuki insanları unutulmaz kılan, keşfedilmemiş sırlarla, arkalarında kocaman bir gizem bırakarak gözlerini yummalarıdır. Ben tüm sırlarımı afişe edip anlaşılmak istiyorum.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.