9786257608503
732743
https://www.hesapli24.com/sahici-cumleler-kurabilmek-aydinlar-universite-medya-reklam-ve-futbol-a-dair-yazilar-butun-eserleri-12
Sahici Cümleler Kurabilmek;Aydınlar, Üniversite, Medya, Reklam ve Futbol’a Dair Yazılar Bütün Eserleri: 12
13.90
“Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” Mevlana'nın eskimeyen, her dem taze kalan sözü... “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” derken var olan sözlerin eskitildiğini, tükendiğini de itiraf etmiş oluyoruz. Sözün eskimiş olması anlamın tükenişine işarettir aynı zamanda. Anlamın tükenmesi, bunca sözün, emeğin geçersiz kılınmasını, geçersiz anlamlar peşinde koşulmasını da beraberinde getirir. Bunca emeğin, bunca alın terinin, insanlık adına, hepimiz adına, kutsal adına, sancılı dönemlerin, kaç uykusu az gecenin girdabında damıtılmış sözlerin tükendiğini düşünmekten... Eldeki tüm adreslerin yakılması, hafızanın silinmesinden çok inkârın söz konusu olduğu bu halin ne anlama geldiğini idrakten mahrum çoğumuz. Muhtemelen yara sıcak ve derin. Henüz acıyan yerlerimizin acısının bile farkında değil çoğumuz. Henüz yaralı bilincin idrakinde de değiliz. Bir şeylerin kötü gittiği hissediliyor, birtakım insanların avucumuzda biriktirdiğimiz kelimeleri tükettiği de biliniyor. Bilinmeyen şey; hâlâ umut bağladıklarımızın, eski biriktirilmiş sözlerin, anlamların, beklentilerin, kurulan düşlerin habercisi olmayı çoktan terk ettikleri. Ve biliniyor ve hissediliyor; eskimiş görünen sözlerimizle artık yüzleşmeye pek cesareti yok çoğumuzun... Şimdi yeni şeyler söylememizi gerektirecek hal nedir? Ne olmuştur da ne kadar söz varsa düne dair artık gönlümüzde yankı bulmamaktadır? Söz mü yavan ve düne aitti yoksa kelam sahibi mi sözüne sahip çıkamadı? Bu iki durumu birbirinden ayırmakla işe başlamalı yeni söz söylemeden önce. Bunca yıldır biriktirilen kelimelerin, anlamlı bir cümle kurma kaygısının boşa gitmiş bir emek olduğunu düşünmek sadece umudun yitimi değil, hayata ve yaşamaya, yarınlara dair her şeyin tükenmesi anlamına gelir. Bunca anlamı tüketilmeye hazır han-ı yağma gibi kullanmak isteyenler olsa da... Şunu artık iyi biliyoruz; her sınıftan, her düzeyden, her kültürden insan malzemesinin kumaşı şaşırtıcı biçimde arızalı çıktı! İnsanlar her şeyi, her anlamlı çabayı, yarına emanet edilen her anlamı bozuk para gibi harcamakta beis görmedi. İstikbal, güç, servet, iktidar, grup, cemaat çıkarı adına anlamı harcamayı meşrulaştıran bir kumaştan taşan çıkıntılar bunlar... Söz, söz olarak kaldığı sürece anlamını yenileyerek duracaktır. Bunca emek, bunca çile, bunca gönül erinin sancısı hiçliğin karanlık boşluğunda heba olacak değildir. O söz, bir gün anlamın sahiplerini bulacaktır..."
“Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” Mevlana'nın eskimeyen, her dem taze kalan sözü... “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” derken var olan sözlerin eskitildiğini, tükendiğini de itiraf etmiş oluyoruz. Sözün eskimiş olması anlamın tükenişine işarettir aynı zamanda. Anlamın tükenmesi, bunca sözün, emeğin geçersiz kılınmasını, geçersiz anlamlar peşinde koşulmasını da beraberinde getirir. Bunca emeğin, bunca alın terinin, insanlık adına, hepimiz adına, kutsal adına, sancılı dönemlerin, kaç uykusu az gecenin girdabında damıtılmış sözlerin tükendiğini düşünmekten... Eldeki tüm adreslerin yakılması, hafızanın silinmesinden çok inkârın söz konusu olduğu bu halin ne anlama geldiğini idrakten mahrum çoğumuz. Muhtemelen yara sıcak ve derin. Henüz acıyan yerlerimizin acısının bile farkında değil çoğumuz. Henüz yaralı bilincin idrakinde de değiliz. Bir şeylerin kötü gittiği hissediliyor, birtakım insanların avucumuzda biriktirdiğimiz kelimeleri tükettiği de biliniyor. Bilinmeyen şey; hâlâ umut bağladıklarımızın, eski biriktirilmiş sözlerin, anlamların, beklentilerin, kurulan düşlerin habercisi olmayı çoktan terk ettikleri. Ve biliniyor ve hissediliyor; eskimiş görünen sözlerimizle artık yüzleşmeye pek cesareti yok çoğumuzun... Şimdi yeni şeyler söylememizi gerektirecek hal nedir? Ne olmuştur da ne kadar söz varsa düne dair artık gönlümüzde yankı bulmamaktadır? Söz mü yavan ve düne aitti yoksa kelam sahibi mi sözüne sahip çıkamadı? Bu iki durumu birbirinden ayırmakla işe başlamalı yeni söz söylemeden önce. Bunca yıldır biriktirilen kelimelerin, anlamlı bir cümle kurma kaygısının boşa gitmiş bir emek olduğunu düşünmek sadece umudun yitimi değil, hayata ve yaşamaya, yarınlara dair her şeyin tükenmesi anlamına gelir. Bunca anlamı tüketilmeye hazır han-ı yağma gibi kullanmak isteyenler olsa da... Şunu artık iyi biliyoruz; her sınıftan, her düzeyden, her kültürden insan malzemesinin kumaşı şaşırtıcı biçimde arızalı çıktı! İnsanlar her şeyi, her anlamlı çabayı, yarına emanet edilen her anlamı bozuk para gibi harcamakta beis görmedi. İstikbal, güç, servet, iktidar, grup, cemaat çıkarı adına anlamı harcamayı meşrulaştıran bir kumaştan taşan çıkıntılar bunlar... Söz, söz olarak kaldığı sürece anlamını yenileyerek duracaktır. Bunca emek, bunca çile, bunca gönül erinin sancısı hiçliğin karanlık boşluğunda heba olacak değildir. O söz, bir gün anlamın sahiplerini bulacaktır..."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.