Günümüzden on binlerce yıl öncesinden başlayarak cinlerin insan gibi bedenli olarak yaratılan bir türü yeryüzünde yayılmaya başladı. Varlıklarının başlangıcı Hz. Adem'in yaratılmasından bile daha önceye dayanıyordu. Onların da bilinen yapıdaki cinler gibi ama beden yapıları farklı olarak dünya üzerinde sınanmaları takdir edilmişti. Bu durumun sonuçları ise günümüzde yaşananlardan farklı değildi. İslam ve dışındaki kaynaklarda da verilen bazı bilgiler Antropoloji, Arkeoloji ve Paleontoloji bilim dallarındaki keşiflerle karşılaştırıldığında onların arasında da Hak-Batıl savaşları yaşandığı anlaşılıyordu. Mu, Atlantis, Göbeklitepe hakkındaki bilgiler insan türünün dünyada olmadığı zamanlara aitti. Özellikle müşrik olanlarının üstünlük sağladığı dönemlerde İlahi bir kanun birkaç kere güçlerinin kırılmasını sağladı. Bu kanun zamanı gelince insan türüne yer açılması için de hak edenlere uygulandı ve sonrasında Hz. Adem dünyaya indirildi. İşte bundan sonradır ki Bedenli Cin dediğimiz bu türün müşrik olanlarının, varlığını kabullenmedikleri insan türüyle bir yönden gizli olan mücadelesi başladı. Bu dönemde az ya da çok insan türüyle, bunun içinde özel bir önemi olan İsrail oğullarıyla karışarak melezlik durumu da oluştu ama onlar bunu bir yerde kendilerini gizlemenin yolu olarak gördükleri için önemsemediler. Zamanımızda da onlar için yalnızca, kanla bağlantılı olduğuna inandıkları cinni ruh yapısının varlığına dikkat edilmektedir. Dünyaya hakim olana kadar hem gerçekleri gizlemek hem de çalışmalarına devam edebilmek için ahtapot gibi kollarıyla dünyayı saran Küresel sistemleriningerçek yüzünü illüzyonlarla gizlediler. Satanizm, Siyonizm, Evanjelizm ve Uzaylıların varlığı yalanı bu kollardan yalnızca birkaç tanesidir. Onlar kendilerini zamanı gelene kadar bunlar gibi maskelerin arkasında gizlemeye çalışmaktadırlar ama bu araştırma ile görüntüde olanın tersine perde arkasına bakabilmek amaçlanmıştır. Bu kitapta anlatılmak istenenler bir roman veya kurguya ait değildir, yalnızca gerçeklerin ortaya çıkarılmasına çalışılmıştır. Dünya hayatında bazen gerçekle kurgu arasında ince bir çizgi olabilir… Veya bazı gerçekler, keşifler hayallerin sonucu olarak da ortaya çıkabilir.
Günümüzden on binlerce yıl öncesinden başlayarak cinlerin insan gibi bedenli olarak yaratılan bir türü yeryüzünde yayılmaya başladı. Varlıklarının başlangıcı Hz. Adem'in yaratılmasından bile daha önceye dayanıyordu. Onların da bilinen yapıdaki cinler gibi ama beden yapıları farklı olarak dünya üzerinde sınanmaları takdir edilmişti. Bu durumun sonuçları ise günümüzde yaşananlardan farklı değildi. İslam ve dışındaki kaynaklarda da verilen bazı bilgiler Antropoloji, Arkeoloji ve Paleontoloji bilim dallarındaki keşiflerle karşılaştırıldığında onların arasında da Hak-Batıl savaşları yaşandığı anlaşılıyordu. Mu, Atlantis, Göbeklitepe hakkındaki bilgiler insan türünün dünyada olmadığı zamanlara aitti. Özellikle müşrik olanlarının üstünlük sağladığı dönemlerde İlahi bir kanun birkaç kere güçlerinin kırılmasını sağladı. Bu kanun zamanı gelince insan türüne yer açılması için de hak edenlere uygulandı ve sonrasında Hz. Adem dünyaya indirildi. İşte bundan sonradır ki Bedenli Cin dediğimiz bu türün müşrik olanlarının, varlığını kabullenmedikleri insan türüyle bir yönden gizli olan mücadelesi başladı. Bu dönemde az ya da çok insan türüyle, bunun içinde özel bir önemi olan İsrail oğullarıyla karışarak melezlik durumu da oluştu ama onlar bunu bir yerde kendilerini gizlemenin yolu olarak gördükleri için önemsemediler. Zamanımızda da onlar için yalnızca, kanla bağlantılı olduğuna inandıkları cinni ruh yapısının varlığına dikkat edilmektedir. Dünyaya hakim olana kadar hem gerçekleri gizlemek hem de çalışmalarına devam edebilmek için ahtapot gibi kollarıyla dünyayı saran Küresel sistemleriningerçek yüzünü illüzyonlarla gizlediler. Satanizm, Siyonizm, Evanjelizm ve Uzaylıların varlığı yalanı bu kollardan yalnızca birkaç tanesidir. Onlar kendilerini zamanı gelene kadar bunlar gibi maskelerin arkasında gizlemeye çalışmaktadırlar ama bu araştırma ile görüntüde olanın tersine perde arkasına bakabilmek amaçlanmıştır. Bu kitapta anlatılmak istenenler bir roman veya kurguya ait değildir, yalnızca gerçeklerin ortaya çıkarılmasına çalışılmıştır. Dünya hayatında bazen gerçekle kurgu arasında ince bir çizgi olabilir… Veya bazı gerçekler, keşifler hayallerin sonucu olarak da ortaya çıkabilir.
