9789755450544
417557
https://www.hesapli24.com/saydam
Saydam
12.14
"Bir akşam -ki, o gece Murat ölecektir-, Naciye Anne, yetimhanedeki bütün çocukları toplamış, onlara İstanbul denilen kocaman bir şehri anlatmıştı: İstanbul, ortasından deniz geçen bir şehirdi. Şehrin bir tarafında Bizans İmparatorluğu denilen küçük bir devletçik, bir tarafında da, dünya üzerindeki bütün günahkarların mekanı olan Kafirland vardı. Ve hiç kimse tarafından yönetilmeyen, belki de tarihin tek özgürlükler diyarıydı burası... Kafirland'de, deniz kıyısında, çok büyük, ama çok çok büyük bir cami vardı. Öyle bir camiydi ki bu, kubbesi göğe kadar yükseliyor, minareleri ise ta aya kadar uzanıyordu. Zamanla, bu cami bir yetimhaneye dönüştürülmüştü. Ancak, bu yetimhanede, sadece ve sadece hilkat garibesi çocuklar barınıyordu: Kalpleri, karaciğerleri dışarıda doğmuş çocuklar, kafaları kaktüs gibi doğmuş çocuklar, sadece güneş enerjisiyle beslenen ve sırtlarında güneş ışınlarını toplayan biyolojik panellerle doğmuş çocuklar... Ve bu çocuklar arasında, hilkat garibesi olmayan tek bir çocuk vardı. O da Türkler'in soyundan gelen ve bir gün dünyanın lideri olacak çocuktu. Adı da Sultan 10.Murat'tı."(...)
Olmayan ülkelere, bilinmeyen yönlere, hayali otobüslerle yapılan düşsel yolculuklara meraklı gezginlerdenseniz, şu an elinizde tutmakta olduğunuz biletin "Yolcu Bilgileri" bölümünü dikkatle okuyunuz; hakkınızdaki bilgileri kontrol ediniz. Firmamız, sarsıntılı, rahatsız edici, soluksuz, molasız, ömrünüzce sürecek keyifli yolculuklar diler...
(Arka Kapak)
"Bir akşam -ki, o gece Murat ölecektir-, Naciye Anne, yetimhanedeki bütün çocukları toplamış, onlara İstanbul denilen kocaman bir şehri anlatmıştı: İstanbul, ortasından deniz geçen bir şehirdi. Şehrin bir tarafında Bizans İmparatorluğu denilen küçük bir devletçik, bir tarafında da, dünya üzerindeki bütün günahkarların mekanı olan Kafirland vardı. Ve hiç kimse tarafından yönetilmeyen, belki de tarihin tek özgürlükler diyarıydı burası... Kafirland'de, deniz kıyısında, çok büyük, ama çok çok büyük bir cami vardı. Öyle bir camiydi ki bu, kubbesi göğe kadar yükseliyor, minareleri ise ta aya kadar uzanıyordu. Zamanla, bu cami bir yetimhaneye dönüştürülmüştü. Ancak, bu yetimhanede, sadece ve sadece hilkat garibesi çocuklar barınıyordu: Kalpleri, karaciğerleri dışarıda doğmuş çocuklar, kafaları kaktüs gibi doğmuş çocuklar, sadece güneş enerjisiyle beslenen ve sırtlarında güneş ışınlarını toplayan biyolojik panellerle doğmuş çocuklar... Ve bu çocuklar arasında, hilkat garibesi olmayan tek bir çocuk vardı. O da Türkler'in soyundan gelen ve bir gün dünyanın lideri olacak çocuktu. Adı da Sultan 10.Murat'tı."(...)
Olmayan ülkelere, bilinmeyen yönlere, hayali otobüslerle yapılan düşsel yolculuklara meraklı gezginlerdenseniz, şu an elinizde tutmakta olduğunuz biletin "Yolcu Bilgileri" bölümünü dikkatle okuyunuz; hakkınızdaki bilgileri kontrol ediniz. Firmamız, sarsıntılı, rahatsız edici, soluksuz, molasız, ömrünüzce sürecek keyifli yolculuklar diler...
(Arka Kapak)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.