9786059279994
837335
https://www.hesapli24.com/sehir-ve-roman
Şehir ve Roman
25.44
Şehir ve roman, birbirine çeşitli sebep-sonuç ilişkileriyle bağlı iki evrensel olgudur. Roman; yaşam alanları, tarihsel birikimi, sosyal yapısı ve diğer tüm zihniyet unsurlarıyla şehri yansıtırken şehir de barındırdığı çeşitli mekân görüntüleri ile edebî muhayyilenin ihtiyaç duyduğu ruh iklimini, ham materyal olarak romana sunar. Dolayısıyla şehrin rengi, dokusu, mimarisi, dili ve üslûbu; belirli bir kompozisyon dâhilinde, dilin sınırlılıkları ve kurmacanın izin verdiği olanaklar ölçüsünce romana yansır.
Şehir ve unsurları değiştikçe edebî eser bu değişimlere paralel ölçütlerde yeni olanaklara başvurur. Değişim olgusunun dönüşüm aşamasına gelerek asgari müştereklerin ötesine geçmesi ise şehirde köklü yeniliklerin oluşumuna zemin hazırlar. Şehrin kimliğinde, maddî ve manevî değerlerinde yitime neden olan bu sorun, edebiyata bir arayış metaforu olarak yansır. Sanatçı, artık, kaybedilmiş medeniyetin, “kaptırılmış ideal”in, elinden alınmış arzu nesnelerinin ya da değişmeden kalmış maddî ve manevî değerlerin peşinde bir iz sürücüdür.
Bu kitap, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türk romanında şehre dönük arayış metaforlarını irdelemektedir. Şemsettin Sami'den Yakup Kadri Karaosmanoğlu'na, Ahmet Mithat Efendi'den Ahmet Hamdi Tanpınar'a uzanan çizgide kimi zaman romanın şehre düşen gölgesini, kimi zaman şehrin romana yansıyan görüntülerini araştırmaktadır.
Şehir ve roman, birbirine çeşitli sebep-sonuç ilişkileriyle bağlı iki evrensel olgudur. Roman; yaşam alanları, tarihsel birikimi, sosyal yapısı ve diğer tüm zihniyet unsurlarıyla şehri yansıtırken şehir de barındırdığı çeşitli mekân görüntüleri ile edebî muhayyilenin ihtiyaç duyduğu ruh iklimini, ham materyal olarak romana sunar. Dolayısıyla şehrin rengi, dokusu, mimarisi, dili ve üslûbu; belirli bir kompozisyon dâhilinde, dilin sınırlılıkları ve kurmacanın izin verdiği olanaklar ölçüsünce romana yansır.
Şehir ve unsurları değiştikçe edebî eser bu değişimlere paralel ölçütlerde yeni olanaklara başvurur. Değişim olgusunun dönüşüm aşamasına gelerek asgari müştereklerin ötesine geçmesi ise şehirde köklü yeniliklerin oluşumuna zemin hazırlar. Şehrin kimliğinde, maddî ve manevî değerlerinde yitime neden olan bu sorun, edebiyata bir arayış metaforu olarak yansır. Sanatçı, artık, kaybedilmiş medeniyetin, “kaptırılmış ideal”in, elinden alınmış arzu nesnelerinin ya da değişmeden kalmış maddî ve manevî değerlerin peşinde bir iz sürücüdür.
Bu kitap, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türk romanında şehre dönük arayış metaforlarını irdelemektedir. Şemsettin Sami'den Yakup Kadri Karaosmanoğlu'na, Ahmet Mithat Efendi'den Ahmet Hamdi Tanpınar'a uzanan çizgide kimi zaman romanın şehre düşen gölgesini, kimi zaman şehrin romana yansıyan görüntülerini araştırmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.