9786258153224
733476
https://www.hesapli24.com/sehit-c-savcisi-mehmet-selim-kiraz-anisina-3-makale-yarismasi
Şehit C.Savcısı Mehmet Selim Kiraz Anısına 3. Makale Yarışması
14.08
İslam dini, tüm dinler arasında insana, insan haklarına, iyilik yapmaya, adalete en önem veren en son dindir. Ancak günümüzde, özellikle küresel medya, Müslümanları potansiyel terörist olarak lanse etme ve dünya kamuoyunda kötü insanlar olarak gösterme, bu yönde bir algı oluşturma çabası içindedir. Küresel medyanın olumsuz etkileri sebebiyle, islam dini aleyhine dünya genelinde islam karşıtlığı gündeme gelmektedir. Dünya medyasının bu çabası temel bir insani değer olan eşitlik ilkesinin yerle bir edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Ortaya ayrımcılık, ötekileştirme ve nefret söylemleri çıkmaktadır. Temel gayesi eşitlik, ayrımcılığı önleme ve hukuki değerleri koruma olan ceza hukukunun bu konuda kayıtsız kalmaması gerekir.
İslamofobi kavramı, iki kelimeden oluşmaktadır; “islam” ve “fobi”. Bu iki kelime ve oluşan yeni kelime islamofobi kelimesinin etimolojik kökenini irdeleyerek daha iyi değerlendirme yapmak mümkün olacaktır.
İslam bilindiği gibi arapça kökenli bir kelimedir ve din ismi olup, “Müslümanlık” anlamına gelmektedir1. Bir başka ifade ile “Hz. Muhammed'in yaydığı din, müslüman dininden olan kimse”dir. Diyanet Ansiklopedisinde islam kelimesi; “kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak; teslim etmek, vermek; barış yapmak” anlamlarındaki silm (selm) kökünden türemiş olan İslâm'ın etimolojisini yapan ilk âlimlerden İbn Kuteybe kelimeyi “boyun eğmek ve iradî olarak uymak suretiyle barış ortamına girmek”, İbn Manzûr da “boyun eğmek (inkıyâd) ve itaat etmek” şeklinde açıklamıştır. Sonraki kaynaklarda genellikle bu açıklamalar tekrar edilmiş, “sulh ve selâmet gayesiyle boyun eğmek, tâbi ve teslim olmak” mânaları öne çıkarılmıştır. İslâm'ın sözlük anlamındaki inkıyâd ve itaat her ne kadar mutlak ise de kelimenin örfteki kullanımı sadece “doğruya ve hakka uyma” mânası taşır. Yanlışa ve kötüye boyun eğme şeklinde bir teslimiyet İslâm'a aykırıdır ve isyan olarak nitelendirilir2. Görüldüğü üzere kelime anlamı itibarıyla da islam, barış, sulh ve huzuru ifade etmektedir.
İslâm kelimesinin semantik tahlilini yapan Toshihiko Izutsu'ya göre Câhiliye döneminin hâkim telakkisi olan şirk inancının aksine Kur'an'ın mesajıyla Allah kâinatın mutlak hâkimi ve tek rabbi olarak kabul edilmiş; O'na yapılan kulluk ise itaat, teslimiyet ve tevazu ifade eden terimler arasında en önemlisi olan, “kişinin bilerek ve samimiyetle kendisini Allah'a teslim etmesi” anlamına gelen İslâm terimiyle belirtilmiştir.
Sözlükte “Fobi”; “Belirli nesneler veya durumlar karşısında duyulan olağan dışı güçlü korku, yılgı” olarak tanımlanmaktadır4. “Fobi” kelimesi, “phobos” kelimesinden türemiş olup korkuyu ifade eder. Birlikte kullanıldığı kelimelere korku manası yükler5. Fobi tedavi edilmesi gereken bir tür hastalık olarak görülmektedir.
Ceza Kanunları genellikle ayrımcılık ile ilgili yasaklar getirmekte ve buna karşı yaptırım sistemi içermektedir. Türk Ceza Kanunu'nda da ayrımcılık suç haline getirilmiş ve yaptırıma bağlanmıştır. Genel olarak dine dayalı ayrımcılık ile ilgili hükümler bulunmasına rağmen özel olarak islamofobi hakkında bir düzenleme yoktur. İnsanlığın geleceğini tehdit eden ve uluslararası barışın düşmanı hareketlerin bağımsız olarak düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Dünya'da ve özellikle bu konuda öne çıkan bazı Avrupa ülkelerinde islamofobi, sosyolojik bir olguya dönüşmüş durumdadır. Bu sebeple haksız ve insani değerlerle bağdaşmayan islam karşıtlı hareketlerle uluslararası alanda bir çalışma ile mümkündür. Bunun için islam dünyasının lider ülkelerinden olan Türkiye'nin hem uluslararası anlaşmalarla islamofobinin önlenmesi, hem de özel olarak diğer ülkelerin kanunlarında suç olarak düzenlenmesi için çaba sarfetmesi gerektiği kanaatindeyiz.
İslam dini, tüm dinler arasında insana, insan haklarına, iyilik yapmaya, adalete en önem veren en son dindir. Ancak günümüzde, özellikle küresel medya, Müslümanları potansiyel terörist olarak lanse etme ve dünya kamuoyunda kötü insanlar olarak gösterme, bu yönde bir algı oluşturma çabası içindedir. Küresel medyanın olumsuz etkileri sebebiyle, islam dini aleyhine dünya genelinde islam karşıtlığı gündeme gelmektedir. Dünya medyasının bu çabası temel bir insani değer olan eşitlik ilkesinin yerle bir edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Ortaya ayrımcılık, ötekileştirme ve nefret söylemleri çıkmaktadır. Temel gayesi eşitlik, ayrımcılığı önleme ve hukuki değerleri koruma olan ceza hukukunun bu konuda kayıtsız kalmaması gerekir.
İslamofobi kavramı, iki kelimeden oluşmaktadır; “islam” ve “fobi”. Bu iki kelime ve oluşan yeni kelime islamofobi kelimesinin etimolojik kökenini irdeleyerek daha iyi değerlendirme yapmak mümkün olacaktır.
İslam bilindiği gibi arapça kökenli bir kelimedir ve din ismi olup, “Müslümanlık” anlamına gelmektedir1. Bir başka ifade ile “Hz. Muhammed'in yaydığı din, müslüman dininden olan kimse”dir. Diyanet Ansiklopedisinde islam kelimesi; “kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak; teslim etmek, vermek; barış yapmak” anlamlarındaki silm (selm) kökünden türemiş olan İslâm'ın etimolojisini yapan ilk âlimlerden İbn Kuteybe kelimeyi “boyun eğmek ve iradî olarak uymak suretiyle barış ortamına girmek”, İbn Manzûr da “boyun eğmek (inkıyâd) ve itaat etmek” şeklinde açıklamıştır. Sonraki kaynaklarda genellikle bu açıklamalar tekrar edilmiş, “sulh ve selâmet gayesiyle boyun eğmek, tâbi ve teslim olmak” mânaları öne çıkarılmıştır. İslâm'ın sözlük anlamındaki inkıyâd ve itaat her ne kadar mutlak ise de kelimenin örfteki kullanımı sadece “doğruya ve hakka uyma” mânası taşır. Yanlışa ve kötüye boyun eğme şeklinde bir teslimiyet İslâm'a aykırıdır ve isyan olarak nitelendirilir2. Görüldüğü üzere kelime anlamı itibarıyla da islam, barış, sulh ve huzuru ifade etmektedir.
İslâm kelimesinin semantik tahlilini yapan Toshihiko Izutsu'ya göre Câhiliye döneminin hâkim telakkisi olan şirk inancının aksine Kur'an'ın mesajıyla Allah kâinatın mutlak hâkimi ve tek rabbi olarak kabul edilmiş; O'na yapılan kulluk ise itaat, teslimiyet ve tevazu ifade eden terimler arasında en önemlisi olan, “kişinin bilerek ve samimiyetle kendisini Allah'a teslim etmesi” anlamına gelen İslâm terimiyle belirtilmiştir.
Sözlükte “Fobi”; “Belirli nesneler veya durumlar karşısında duyulan olağan dışı güçlü korku, yılgı” olarak tanımlanmaktadır4. “Fobi” kelimesi, “phobos” kelimesinden türemiş olup korkuyu ifade eder. Birlikte kullanıldığı kelimelere korku manası yükler5. Fobi tedavi edilmesi gereken bir tür hastalık olarak görülmektedir.
Ceza Kanunları genellikle ayrımcılık ile ilgili yasaklar getirmekte ve buna karşı yaptırım sistemi içermektedir. Türk Ceza Kanunu'nda da ayrımcılık suç haline getirilmiş ve yaptırıma bağlanmıştır. Genel olarak dine dayalı ayrımcılık ile ilgili hükümler bulunmasına rağmen özel olarak islamofobi hakkında bir düzenleme yoktur. İnsanlığın geleceğini tehdit eden ve uluslararası barışın düşmanı hareketlerin bağımsız olarak düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Dünya'da ve özellikle bu konuda öne çıkan bazı Avrupa ülkelerinde islamofobi, sosyolojik bir olguya dönüşmüş durumdadır. Bu sebeple haksız ve insani değerlerle bağdaşmayan islam karşıtlı hareketlerle uluslararası alanda bir çalışma ile mümkündür. Bunun için islam dünyasının lider ülkelerinden olan Türkiye'nin hem uluslararası anlaşmalarla islamofobinin önlenmesi, hem de özel olarak diğer ülkelerin kanunlarında suç olarak düzenlenmesi için çaba sarfetmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.