Sevdam Ürktü

Stok Kodu:
9789750408908
Boyut:
135-215-
Sayfa Sayısı:
120
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-03-24
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
8,48
9789750408908
755636
Sevdam Ürktü
Sevdam Ürktü
8.48
Dursun Akçam, Sevdam Ürktü'de yer alan öykülerinde, Federal Almanya'daki Türk işçilerinin, özellikle de 12 Eylül sonrası siyasî göçmenlerin yaşamına ironik bir dille odaklanıyor. Aydın sorumluluğu, kadın-erkek ilişkileri, cinsellik, aşk, sevgi, yalnızlık, gurbet gibi temaları ele alırken; farklı kültürlerin çatışmasını, yabancılaşmayı ve bunlardan doğan, gündelik hayatın içindeki traji-komik durumları öyküleştiriyor. Gelgelelim, zaman uzadıkça benim entelliğim su koyuveriyordu bir uçtan. Gül'ün eleştirileri yoğunlaşmıştı. Zevksiz giyiniyordum. Gömlek, kravat, ceket arasında uyum olmuyordu. Çok dalgınım. Birlikte yürürken yanımda bir hanım olduğunu unutuyordum, ya ileri gidiyordum ya geri kalıyordum!... Yemeklerde de çatalı, kaşığı sağlı sollu birbirine karıştırıyordum... Oysa ben çok özenle giyiniyor, özenle davranıyordum. Eskiye göre iki dirhem bir çekirdek entel olmuştum. Ortada bir başka neden olmalıydı?... Uzun sürmedi, baklayı ağzından çıkardı bir gün. El altından erkundiğ yaptırmış, bilgi toplamıştı. Ben düpedüz tehlikeli bir politikacıydım. Bazılarına göre de, Allah korusun, terörist! Ama Gül, söylentilere yüzde yüz inanmıyordu. Entel olmayan kişiler, entel olanların ardından sürekli dedikodular üretirlerdi. Kendisi için de yaparlardı bunu!... Ancak "azılı" değilsem eğer, hangi gerekçe ile politik sığınma istemiştim?... Türkiye Cumhurbaşkanına, "Sana alışamadım, seni sevmiyorum" demiş olmamı inandırıcı bulmuyordu. Bir entele yakışmayan saçma sapan sözlerdi bunlar!
Dursun Akçam, Sevdam Ürktü'de yer alan öykülerinde, Federal Almanya'daki Türk işçilerinin, özellikle de 12 Eylül sonrası siyasî göçmenlerin yaşamına ironik bir dille odaklanıyor. Aydın sorumluluğu, kadın-erkek ilişkileri, cinsellik, aşk, sevgi, yalnızlık, gurbet gibi temaları ele alırken; farklı kültürlerin çatışmasını, yabancılaşmayı ve bunlardan doğan, gündelik hayatın içindeki traji-komik durumları öyküleştiriyor. Gelgelelim, zaman uzadıkça benim entelliğim su koyuveriyordu bir uçtan. Gül'ün eleştirileri yoğunlaşmıştı. Zevksiz giyiniyordum. Gömlek, kravat, ceket arasında uyum olmuyordu. Çok dalgınım. Birlikte yürürken yanımda bir hanım olduğunu unutuyordum, ya ileri gidiyordum ya geri kalıyordum!... Yemeklerde de çatalı, kaşığı sağlı sollu birbirine karıştırıyordum... Oysa ben çok özenle giyiniyor, özenle davranıyordum. Eskiye göre iki dirhem bir çekirdek entel olmuştum. Ortada bir başka neden olmalıydı?... Uzun sürmedi, baklayı ağzından çıkardı bir gün. El altından erkundiğ yaptırmış, bilgi toplamıştı. Ben düpedüz tehlikeli bir politikacıydım. Bazılarına göre de, Allah korusun, terörist! Ama Gül, söylentilere yüzde yüz inanmıyordu. Entel olmayan kişiler, entel olanların ardından sürekli dedikodular üretirlerdi. Kendisi için de yaparlardı bunu!... Ancak "azılı" değilsem eğer, hangi gerekçe ile politik sığınma istemiştim?... Türkiye Cumhurbaşkanına, "Sana alışamadım, seni sevmiyorum" demiş olmamı inandırıcı bulmuyordu. Bir entele yakışmayan saçma sapan sözlerdi bunlar!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat