9786256369870
792547
https://www.hesapli24.com/sirlar-daginin-melekleri
Sırlar Dağının Melekleri
63.24
Biz, o zamanın çocukları, cuma günleri dışında bu küçük çarşıya kolay kolay gelemezdik. Bakır
Hoca'nın oğlu, kara suratının neredeyse yarısını kapatan pala bıyıkları ve ardına bastığı kendi
gibi kara, yumurta topuklu kundurularıyla namı diğer Deli Mevlit'ten Ağılı Dere'deki
şeytanlardan korktuğumuz gibi korkardık.
***
Hoca, başında bir imam sarığı değil de her zaman olduğu gibi koyu renkli, sekiz köşeli kasketi
olsa da bu görüntüsüyle alışılmış takkeli sofu dindarlardan çok Millet Meclisinin ilk açılış
fotoğraflarında yer alan zamanın kuvvacı hocalarını hatırlatıyordu.
***
Göç kamyonu, kırmızı renk kupası, boncuk mavisi boyalı kasası olan, kasasının bagajının
önünde kocaman harflerle “Maşallah” yazılı, burunlu bir BMC idi. Yüklerin üstüne birbiri üstü
öyle bir yığıldık ki…
***
Biraz önce oturduğum taşın üstünde daldığım hayal âleminden, tam karşımdaki hoparlörden
yayınlanan, merkezî sistem ile okunan öğle ezanı ile gerçek âleme döndüm. O kadar çirkin bir
okuma ki… Onca bunalımlı günden sonra, minberlerde gidip görmüşçesine anlatılan
cennetleri andıran eski köyümün doğasından azıcık bir haz almıştım; oncağızı da alıp götüren
bir tuhaf ses…
Biz, o zamanın çocukları, cuma günleri dışında bu küçük çarşıya kolay kolay gelemezdik. Bakır
Hoca'nın oğlu, kara suratının neredeyse yarısını kapatan pala bıyıkları ve ardına bastığı kendi
gibi kara, yumurta topuklu kundurularıyla namı diğer Deli Mevlit'ten Ağılı Dere'deki
şeytanlardan korktuğumuz gibi korkardık.
***
Hoca, başında bir imam sarığı değil de her zaman olduğu gibi koyu renkli, sekiz köşeli kasketi
olsa da bu görüntüsüyle alışılmış takkeli sofu dindarlardan çok Millet Meclisinin ilk açılış
fotoğraflarında yer alan zamanın kuvvacı hocalarını hatırlatıyordu.
***
Göç kamyonu, kırmızı renk kupası, boncuk mavisi boyalı kasası olan, kasasının bagajının
önünde kocaman harflerle “Maşallah” yazılı, burunlu bir BMC idi. Yüklerin üstüne birbiri üstü
öyle bir yığıldık ki…
***
Biraz önce oturduğum taşın üstünde daldığım hayal âleminden, tam karşımdaki hoparlörden
yayınlanan, merkezî sistem ile okunan öğle ezanı ile gerçek âleme döndüm. O kadar çirkin bir
okuma ki… Onca bunalımlı günden sonra, minberlerde gidip görmüşçesine anlatılan
cennetleri andıran eski köyümün doğasından azıcık bir haz almıştım; oncağızı da alıp götüren
bir tuhaf ses…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.