9789754516449
819726
https://www.hesapli24.com/sitki-turan-hoca
Sıtkı Turan Hoca
25.12
Turan! Bütün Türk devlet adamlarının sihirli ülkü kelimesi, onun da soyadı idi. O,
soyadına uygun yaşayan, araştıran bir eğitimci, bir devlet adamı idi.
Hayatta kiymet verdiği görüşlerden birisi Ziya Gökalp'in "Bilmek yapabilmek değildir,
belki yapabilmek bilmektir." Oğrencilik şeklindeki sözleriydi. yıllarından itibaren bu
vecize onun temel prensibi haline gelmişti. Konuşmalarında Gökalp'in bu sözü ile
çevresindekilere "laf yerine iş" üretmeleri gerektiğini hatırlatıyordu. Kimin ne dediğine
değil, ne yaptığına bakardı.
Milli kültürüne sahip, kendisiyle ve milletiyle banşık, modern ilmin en son verilerine
ulaşmış insan tipini yetiştirmeyi bu işin tek ve vazgeçilmez yolu olarak görürdü. Mevcut
anlayış ve metotlarla bu hedefe vanılamayacağımı çok iyi biliyordu. Onun için bölücü
olmayan, çalmayan, çaldırmayan ve çalışma temposuna ayak uydurabilen herkesle
uzlaşmaya hazırdı. Çünkü Türk milletinin kısır çekişmelerle, içi boş laflarla geçirecek
zamanı yoktu. Milletten aldığı yetkiyi bir emanet kabul edip boş ve süslü laflar yerine
hizmetle geçirmeye kararlıydı. Geri kalmışlığı Türk insanına yapılmış bir zulüm telakki
ediyordu.
Dünya üzerinde bir millet daha gösterilemez ki insan yetiştiren bir sanatkâr olan
öğretmene hakkı olan değeri vermiş olsun. Halbuki Türk Milleti tarihin her devrinde bu
büyüklüğü göstermiştir. “Bana bir harf öğretenin kulu olurum." diyen Islam halifesinin
yanında herkesin bildiği Fatih - Akşemseddin meselesi de, Yavuz'un hocasına "Sizin
atınızın ayağından sıçrayan çamur, bizim kaftanımıza süs olur." deyişi de hocaya
verilen önemi belirtir. Kendilerine böyle hürmet edilen bu adamlar üzerlerine aldıkları
vazifeyi hakkıyla yapmaya çalışan, bu uğurda hiçbir şeyden çekinmeyen mevki, ikbal,
para peşinde koşmayan kişilerdir. Kelimenin tam manasıyla öğretmendirler. Bu millet
de ona hakkı olanı verirken bazı şeyler istemiştir. Atatürk: "Milletleri kurtaranlar
yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Onlardır ki içtimai cemiyetleri hakiki milletler haline
koyarlar." derken asli vazifelerini hatırlatmıştır." der ve bu prensip üzerine yaşardı.
Turan! Bütün Türk devlet adamlarının sihirli ülkü kelimesi, onun da soyadı idi. O,
soyadına uygun yaşayan, araştıran bir eğitimci, bir devlet adamı idi.
Hayatta kiymet verdiği görüşlerden birisi Ziya Gökalp'in "Bilmek yapabilmek değildir,
belki yapabilmek bilmektir." Oğrencilik şeklindeki sözleriydi. yıllarından itibaren bu
vecize onun temel prensibi haline gelmişti. Konuşmalarında Gökalp'in bu sözü ile
çevresindekilere "laf yerine iş" üretmeleri gerektiğini hatırlatıyordu. Kimin ne dediğine
değil, ne yaptığına bakardı.
Milli kültürüne sahip, kendisiyle ve milletiyle banşık, modern ilmin en son verilerine
ulaşmış insan tipini yetiştirmeyi bu işin tek ve vazgeçilmez yolu olarak görürdü. Mevcut
anlayış ve metotlarla bu hedefe vanılamayacağımı çok iyi biliyordu. Onun için bölücü
olmayan, çalmayan, çaldırmayan ve çalışma temposuna ayak uydurabilen herkesle
uzlaşmaya hazırdı. Çünkü Türk milletinin kısır çekişmelerle, içi boş laflarla geçirecek
zamanı yoktu. Milletten aldığı yetkiyi bir emanet kabul edip boş ve süslü laflar yerine
hizmetle geçirmeye kararlıydı. Geri kalmışlığı Türk insanına yapılmış bir zulüm telakki
ediyordu.
Dünya üzerinde bir millet daha gösterilemez ki insan yetiştiren bir sanatkâr olan
öğretmene hakkı olan değeri vermiş olsun. Halbuki Türk Milleti tarihin her devrinde bu
büyüklüğü göstermiştir. “Bana bir harf öğretenin kulu olurum." diyen Islam halifesinin
yanında herkesin bildiği Fatih - Akşemseddin meselesi de, Yavuz'un hocasına "Sizin
atınızın ayağından sıçrayan çamur, bizim kaftanımıza süs olur." deyişi de hocaya
verilen önemi belirtir. Kendilerine böyle hürmet edilen bu adamlar üzerlerine aldıkları
vazifeyi hakkıyla yapmaya çalışan, bu uğurda hiçbir şeyden çekinmeyen mevki, ikbal,
para peşinde koşmayan kişilerdir. Kelimenin tam manasıyla öğretmendirler. Bu millet
de ona hakkı olanı verirken bazı şeyler istemiştir. Atatürk: "Milletleri kurtaranlar
yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Onlardır ki içtimai cemiyetleri hakiki milletler haline
koyarlar." derken asli vazifelerini hatırlatmıştır." der ve bu prensip üzerine yaşardı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.