9789755203249
450953
https://www.hesapli24.com/sosyoloji-yazilari-catisma-kulturunden-uzlasma-kulturune
Sosyoloji Yazıları; Çatışma Kültüründen Uzlaşma Kültürüne Çatışma Kültüründen Uzlaşma Kültürüne
14.20
Disraeli'ye göre dünyada iki türlü insan vardır:
?Sorun çözen insan, kendisi sorun olan insan."
?Türkiye?de güncel sorunlarla boğuşurken, temel meseleleri ve ana doğrultuyu gözden uzak tutmamak
lazım. Çünkü bugünkü sıkıntılar bu ana meselelerin türevleridir. Biz, dünyanın din, etnisite ve kültür
bakımından en renkli (dolayısıyla en çatışmalı), zengin sosyal coğrafyasında kurduğumuz büyük bir
imparatorluktan ulus devlet yaratma sürecine, ayrıca geri kalmışlığın oluşturduğu sosyal stres ve telaşla
hızla sanayileşmek, kalkınmak, demokratikleşmek yani modernleşmek sürecine girmiş bir toplumuz. Bu
sosyolojik süreçler çok problemli, zor, sancılı ve uzun soluklu süreçlerdir. Cumhuriyetin başlangıç yıllarında
bu süreçlerin bu kadar belalı olduğunu ve uzun süreceğini fark ettiğimizi zannetmiyorum. Ayrıca
Cumhuriyeti kuran kadrolar yeni siyasal düzeni sağlamak, yerleştirmek adına, tarihsel bakımdan sosyal
zemindeki, dinsel, etnik, ekonomik ve kültürel farklılıkları görmezden gelerek sadece siyasal ve yasal
reformlarla bu işin başarılabileceğini düşünmüşlerdir. Halbuki ulaşılmak istenen hedef ve dava çok
büyüktür; ama burada kullanılan araçlar, yöntemler çok yetersiz kalmıştır. Bugün iç ve dış dinamiklere,
gelişmelere bağlı olarak toplum (bu noktada İletişim Devrimi?nin etkilerini de hesaba katmak gerekir)
demokratikleştikçe, özgürlükler ve bireyleşme arttıkça tüm eski hesaplar, defterler açılmakta, halledildiğini
zannettiğimiz tarihsel, etnik, dinsel meseleler su yüzüne çıkmaktadır. Bu bölgenin özelliğinden dolayı dış
sorunlar da cabası. İşte bu nedenlerle toplumları anlama, kavrama, analiz etme ve açıklama çabası olarak
tarif edilebilecek olan sosyolojiye, yani sosyolojik veri ve bulgulara, yorumlara çok ihtiyacımız vardır.
Disraeli'ye göre dünyada iki türlü insan vardır:
?Sorun çözen insan, kendisi sorun olan insan."
?Türkiye?de güncel sorunlarla boğuşurken, temel meseleleri ve ana doğrultuyu gözden uzak tutmamak
lazım. Çünkü bugünkü sıkıntılar bu ana meselelerin türevleridir. Biz, dünyanın din, etnisite ve kültür
bakımından en renkli (dolayısıyla en çatışmalı), zengin sosyal coğrafyasında kurduğumuz büyük bir
imparatorluktan ulus devlet yaratma sürecine, ayrıca geri kalmışlığın oluşturduğu sosyal stres ve telaşla
hızla sanayileşmek, kalkınmak, demokratikleşmek yani modernleşmek sürecine girmiş bir toplumuz. Bu
sosyolojik süreçler çok problemli, zor, sancılı ve uzun soluklu süreçlerdir. Cumhuriyetin başlangıç yıllarında
bu süreçlerin bu kadar belalı olduğunu ve uzun süreceğini fark ettiğimizi zannetmiyorum. Ayrıca
Cumhuriyeti kuran kadrolar yeni siyasal düzeni sağlamak, yerleştirmek adına, tarihsel bakımdan sosyal
zemindeki, dinsel, etnik, ekonomik ve kültürel farklılıkları görmezden gelerek sadece siyasal ve yasal
reformlarla bu işin başarılabileceğini düşünmüşlerdir. Halbuki ulaşılmak istenen hedef ve dava çok
büyüktür; ama burada kullanılan araçlar, yöntemler çok yetersiz kalmıştır. Bugün iç ve dış dinamiklere,
gelişmelere bağlı olarak toplum (bu noktada İletişim Devrimi?nin etkilerini de hesaba katmak gerekir)
demokratikleştikçe, özgürlükler ve bireyleşme arttıkça tüm eski hesaplar, defterler açılmakta, halledildiğini
zannettiğimiz tarihsel, etnik, dinsel meseleler su yüzüne çıkmaktadır. Bu bölgenin özelliğinden dolayı dış
sorunlar da cabası. İşte bu nedenlerle toplumları anlama, kavrama, analiz etme ve açıklama çabası olarak
tarif edilebilecek olan sosyolojiye, yani sosyolojik veri ve bulgulara, yorumlara çok ihtiyacımız vardır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.