9786051723617
537798
https://www.hesapli24.com/sosyolojinin-marksist-reddiyesi-halklarin-ucuncu-dunya-tarihi
Sosyolojinin Marksist Reddiyesi; Halkların Üçüncü Dünya Tarihi Halkların Üçüncü Dünya Tarihi
10.16
Atilla Güney, akademinin iniş çıkışlarına kişisel yaşam deneyimiyle tanıklık etmiş, bağımsız tavırların resmî
kurumlarca nasıl "ret" ile karşılandığını bizzat yaşamış, nihayetinde "Barış İçin Akademisyenler" bildirisine
imza attığı için üniversiteden uzaklaştırılmış hocalarımızdan.
Sosyolojinin Marksist Reddiyesi adlı bu çalışmasında, kökleri idealizme dayanan Weberci sosyoloji
anlayışının, sınıfsal sömürü ilişkilerini görünmez hale getirmek için uzun yıllardır akademik çevrelerde,
kuramsal yazın dünyasında ve devlet yönetiminde işlevselleştirilmesini çarpıcı bir analizle ele alıyor. Bir
yandan da Weberci geleneğin Türkiye'deki izdüşümünü, neredeyse "star" muamelesi gören popüler sosyoloji
hocalarının metinleri üzerinden anlatıyor.
Güney, üniversitelerde öğrencilere nesnel, tarafsız bir disiplin olarak sunulan "sosyoloji"nin, kapitalist üretim
ilişkilerini meşrulaştıran tarihsel evrelerini anlatırken, metin, kavram ve düşüncelerin analizine de girişiyor.
Tek tek olguların kökenine inen yazar, bu alanda kendi özgün çözümlemelerini geliştirmek isteyenlere,
tarihsel maddeciliğin sağladığı olanakları anlatıyor. Atilla Güney, "İnatla hikâyesi anlatılmaktan imtina edilen
Türkiye İşçi Sınıfına" ithaf ettiği bu çalışmasında, kendisi de titiz bir düşünce işçiliğine imza atıyor.
Başka okuma ve araştırmalara da yeni kapılar aralayan Sosyolojinin Marksist Reddiyesi, özgün ve
güçlü bir eser olarak, okunmayı, üzerinde düşünmeyi ve tartışılmayı hak ediyor.
Atilla Güney, akademinin iniş çıkışlarına kişisel yaşam deneyimiyle tanıklık etmiş, bağımsız tavırların resmî
kurumlarca nasıl "ret" ile karşılandığını bizzat yaşamış, nihayetinde "Barış İçin Akademisyenler" bildirisine
imza attığı için üniversiteden uzaklaştırılmış hocalarımızdan.
Sosyolojinin Marksist Reddiyesi adlı bu çalışmasında, kökleri idealizme dayanan Weberci sosyoloji
anlayışının, sınıfsal sömürü ilişkilerini görünmez hale getirmek için uzun yıllardır akademik çevrelerde,
kuramsal yazın dünyasında ve devlet yönetiminde işlevselleştirilmesini çarpıcı bir analizle ele alıyor. Bir
yandan da Weberci geleneğin Türkiye'deki izdüşümünü, neredeyse "star" muamelesi gören popüler sosyoloji
hocalarının metinleri üzerinden anlatıyor.
Güney, üniversitelerde öğrencilere nesnel, tarafsız bir disiplin olarak sunulan "sosyoloji"nin, kapitalist üretim
ilişkilerini meşrulaştıran tarihsel evrelerini anlatırken, metin, kavram ve düşüncelerin analizine de girişiyor.
Tek tek olguların kökenine inen yazar, bu alanda kendi özgün çözümlemelerini geliştirmek isteyenlere,
tarihsel maddeciliğin sağladığı olanakları anlatıyor. Atilla Güney, "İnatla hikâyesi anlatılmaktan imtina edilen
Türkiye İşçi Sınıfına" ithaf ettiği bu çalışmasında, kendisi de titiz bir düşünce işçiliğine imza atıyor.
Başka okuma ve araştırmalara da yeni kapılar aralayan Sosyolojinin Marksist Reddiyesi, özgün ve
güçlü bir eser olarak, okunmayı, üzerinde düşünmeyi ve tartışılmayı hak ediyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.