9786055473228
393151
https://www.hesapli24.com/sucun-olcumu
Suçun Ölçümü
9.73
Günümüzde toplumsal yaşamı olumsuz yönde etkileyen suç, karmaşık yapısı ve yeni biçimleri ile ülke gündemini sürekli meşgul etmektedir. Suçun nedenleri konusunda oldukça farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Sosyologlar, psikiyatrlar, psikologlar ve ceza hukukçuları kendi disiplinleri çerçevesinde suçu izah etmektedirler. Araştırmacılar arasında egemen olan anlayış, suçun ölçülmesi ve nedenlerinin izahında bilimsel yöntemlerin kullanılması ve elde edilen verilerin bilimsel araştırma metotlarıyla analiz edilmesidir. Fakat mahkemelerden cezaevlerine, oradan da kolluk kuvvetlerine kadar ceza adalet sisteminin bütün elemanları genel olarak suçları sadece sayısal olarak tespit etmeyi amaçlamakta ve suçu ölçtüğü kabul edilen istatistik metotlarını kullanmaktadırlar. Ancak, suç istatistiklerinin güvenilirliği kuvvetli şüpheler uyandırdığından, gelişmiş ülkelerde alternatif suç ölçme teknikleri de kullanılmaktadır. Bu yeni teknikler arasında mağdur anketleri ve fail itiraf anketlerini içeren siyah sayılar yaklaşımı -bilinmeyen, karanlıkta kalan ve kayıtlara geçmeyen suçlar- ile güvenlik algılama anketleri ve suç tahminleri yaygın olarak kullanılmaktadır. İşte bu çalışmada, bahsedilen bu teknikler detaylı olarak incelenmiştir.
Kitabın birinci bölümünde, suç istatistiklerine ilişkin sorunlar ele alınmıştır. Suç istatistikleri; polis istatistikleri, adli istatistikler ve cezaevi istatistiklerini kapsamaktadır. Bu bölümde, suç istatistiklerinin tarihinden bahsedildikten sonra suç istatistiklerinde görülen sınırlılıklar değişik alt başlıklar altında ayrıntılı bir şekilde tartışılmış ve sonuç kısmında çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
İkinci bölümde, siyah sayılar yaklaşımının ilki olan mağdur anketleri konusu incelenmiştir. Bu bölümde, ilk olarak mağdur anketlerinin ortaya çıkışı ve gelişimi, ardından mağdur anketlerinin konusu ve kapsamı ele alınmış ve konuya ilişkin bazı önerilerde bulunulmuştur.
Kitabın üçüncü bölümünde, siyah sayılar yaklaşımının ikincisi olan fail itiraf anketleri ele alınmıştır. Fail itiraf, diğer bir ifade ile öz-itiraf veya kendiliğinden bildirim -self-report- anketi, bir denek grubu bünyesinde geçmişte işlenen suçları öğrenmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede, oluşturulan denek grubuna geçmiş yaşantılarının belirli zaman dilimlerinde suç -lar- işleyip işlemedikleri sorulur. Fail itiraf anketleri sadece geçmişteki suçları ortaya çıkarmaz, aynı zamanda suçluların yaşam biçimleri ve suçun sosyo-kültürel faktörleri, yani suçun dinamiklerini de araştırmaktadır. Bu bölümde, ilk olarak, fail itiraf anketlerinin ortaya çıkışı ve gelişimi, ardından fail itiraf anketlerinin metodolojisi ele alınmış ve konuya ilişkin bazı önerilere yer verilmiştir.
Dördüncü bölümde, günümüzde güvenlik politikalarının önemli bir unsuru haline gelen güvensizlik kaygısı -suç korkusu- konusu ele alınmıştır. Güvenlik algılama anketleri, güvensizlik kaygısının nedenleri, suç ve suç korkusu arasındaki ilişkiler vb. konularda zengin bilgiler sunmaktadır. Vatandaşların güven düzeyi, polis faaliyetlerinin bir değerlendirme kıstasına da dönüşmüştür. Bu bölümde, ilk olarak güvensizlik kaygısının izahı yapılarak suç ile ilişkisi tartışılmış, ardından bu kaygının gelişimi ve nedeni üzerinde durulmuştur. Daha sonra 2008 yılının bahar ayında Türkiye de ilk defa Erzincan şehrinde 2500 denek üzerinde uygulanan güvenlik algılama anketi ile güvensizlik kaygısına neden olan faktörler incelenmiştir.
Beşinci bölümde, gelecekle günümüz arasında bir köprü olmayı hedefleyen suç tahmini konusu incelenmiştir. Suçun gün geçtikçe karmaşık bir hal alması ve yeni suç türlerinin oluşması, güvenlik güçlerini yeni mücadele tekniklerine doğru itmektedir. Bu alanda yeni bir yaklaşım olan suç tahmini, birçok ülke tarafından uzun yıllardır bir yönetim aracı olarak kullanılmaktadır. Bu bölümde, suçluluğa bağlı istatistiksel değişim eğimlerinin hazırlanması ve suçluluğun gelişimi üzerine tahminler yapmak için kullanılan analiz ve araştırma metotları ele alınarak bu metotların zayıf ve güçlü yönleri, araştırma sonuçları ve bizzat tahminler incelenmektedir.
Kitabın sonuç bölümünde ise Türkiye nin suç ölçme perspektifleri irdelenmiştir. Günümüzün en büyük sorunlarından biri olan suç konusunda yapılan eksik teşhisin, uygun tedaviyi tayin etmesi beklenemez. Suç ve suçluluğun tüm boyutlarının anlaşılması, gerçeğe daha yakın tespitlerin yapılmasını ve bu sayede daha etkin politikaların üretilmesini sağlayacaktır. Bu bakımdan, ilgili kurumları bir araya getiren ve bilimsel bir anlayışa sahip bir Suç İzleme ve Analiz Merkezinin kurulması gerekmektedir. Kitabın sonuç bölümünde bu merkezin yapısı ve fonksiyonlarının yanında, merkez bünyesinde ve diğer kurumlarda analiz araçları ve bilgi sistemlerinin geliştirilmesine yönelik öneriler sunulmuştur.
Bu çalışma, suç araştırmalarından elde edilen veriler kadar, veri toplama araçlarının da irdelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Nitekim suçun ölçümünde gözlenen olgu, gözlemciye ve gözlem aracına göre değişiklik göstermektedir. Bu anlamda bu kitap, alanında yazılmış ilk eser olarak, Türkiye nin ceza adalet politikalarına ışık tutmayı hedeflemektedir. Suçun gerçek boyutlarına yakın, sağlıklı ve güvenilir veriler ışığında hazırlanan politika ve uygulamalar ceza adalet sisteminin etkinliğini arttıracaktır. Hedef kitlesi sadece uygulayıcılar ile sınırlı olmayan bu kitabın, konuyla ilgili olan akademisyenler, uzmanlar, yöneticiler ve öğrenciler için faydalı bir kaynak olmasını ümit ediyoruz.
Günümüzde toplumsal yaşamı olumsuz yönde etkileyen suç, karmaşık yapısı ve yeni biçimleri ile ülke gündemini sürekli meşgul etmektedir. Suçun nedenleri konusunda oldukça farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Sosyologlar, psikiyatrlar, psikologlar ve ceza hukukçuları kendi disiplinleri çerçevesinde suçu izah etmektedirler. Araştırmacılar arasında egemen olan anlayış, suçun ölçülmesi ve nedenlerinin izahında bilimsel yöntemlerin kullanılması ve elde edilen verilerin bilimsel araştırma metotlarıyla analiz edilmesidir. Fakat mahkemelerden cezaevlerine, oradan da kolluk kuvvetlerine kadar ceza adalet sisteminin bütün elemanları genel olarak suçları sadece sayısal olarak tespit etmeyi amaçlamakta ve suçu ölçtüğü kabul edilen istatistik metotlarını kullanmaktadırlar. Ancak, suç istatistiklerinin güvenilirliği kuvvetli şüpheler uyandırdığından, gelişmiş ülkelerde alternatif suç ölçme teknikleri de kullanılmaktadır. Bu yeni teknikler arasında mağdur anketleri ve fail itiraf anketlerini içeren siyah sayılar yaklaşımı -bilinmeyen, karanlıkta kalan ve kayıtlara geçmeyen suçlar- ile güvenlik algılama anketleri ve suç tahminleri yaygın olarak kullanılmaktadır. İşte bu çalışmada, bahsedilen bu teknikler detaylı olarak incelenmiştir.
Kitabın birinci bölümünde, suç istatistiklerine ilişkin sorunlar ele alınmıştır. Suç istatistikleri; polis istatistikleri, adli istatistikler ve cezaevi istatistiklerini kapsamaktadır. Bu bölümde, suç istatistiklerinin tarihinden bahsedildikten sonra suç istatistiklerinde görülen sınırlılıklar değişik alt başlıklar altında ayrıntılı bir şekilde tartışılmış ve sonuç kısmında çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
İkinci bölümde, siyah sayılar yaklaşımının ilki olan mağdur anketleri konusu incelenmiştir. Bu bölümde, ilk olarak mağdur anketlerinin ortaya çıkışı ve gelişimi, ardından mağdur anketlerinin konusu ve kapsamı ele alınmış ve konuya ilişkin bazı önerilerde bulunulmuştur.
Kitabın üçüncü bölümünde, siyah sayılar yaklaşımının ikincisi olan fail itiraf anketleri ele alınmıştır. Fail itiraf, diğer bir ifade ile öz-itiraf veya kendiliğinden bildirim -self-report- anketi, bir denek grubu bünyesinde geçmişte işlenen suçları öğrenmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede, oluşturulan denek grubuna geçmiş yaşantılarının belirli zaman dilimlerinde suç -lar- işleyip işlemedikleri sorulur. Fail itiraf anketleri sadece geçmişteki suçları ortaya çıkarmaz, aynı zamanda suçluların yaşam biçimleri ve suçun sosyo-kültürel faktörleri, yani suçun dinamiklerini de araştırmaktadır. Bu bölümde, ilk olarak, fail itiraf anketlerinin ortaya çıkışı ve gelişimi, ardından fail itiraf anketlerinin metodolojisi ele alınmış ve konuya ilişkin bazı önerilere yer verilmiştir.
Dördüncü bölümde, günümüzde güvenlik politikalarının önemli bir unsuru haline gelen güvensizlik kaygısı -suç korkusu- konusu ele alınmıştır. Güvenlik algılama anketleri, güvensizlik kaygısının nedenleri, suç ve suç korkusu arasındaki ilişkiler vb. konularda zengin bilgiler sunmaktadır. Vatandaşların güven düzeyi, polis faaliyetlerinin bir değerlendirme kıstasına da dönüşmüştür. Bu bölümde, ilk olarak güvensizlik kaygısının izahı yapılarak suç ile ilişkisi tartışılmış, ardından bu kaygının gelişimi ve nedeni üzerinde durulmuştur. Daha sonra 2008 yılının bahar ayında Türkiye de ilk defa Erzincan şehrinde 2500 denek üzerinde uygulanan güvenlik algılama anketi ile güvensizlik kaygısına neden olan faktörler incelenmiştir.
Beşinci bölümde, gelecekle günümüz arasında bir köprü olmayı hedefleyen suç tahmini konusu incelenmiştir. Suçun gün geçtikçe karmaşık bir hal alması ve yeni suç türlerinin oluşması, güvenlik güçlerini yeni mücadele tekniklerine doğru itmektedir. Bu alanda yeni bir yaklaşım olan suç tahmini, birçok ülke tarafından uzun yıllardır bir yönetim aracı olarak kullanılmaktadır. Bu bölümde, suçluluğa bağlı istatistiksel değişim eğimlerinin hazırlanması ve suçluluğun gelişimi üzerine tahminler yapmak için kullanılan analiz ve araştırma metotları ele alınarak bu metotların zayıf ve güçlü yönleri, araştırma sonuçları ve bizzat tahminler incelenmektedir.
Kitabın sonuç bölümünde ise Türkiye nin suç ölçme perspektifleri irdelenmiştir. Günümüzün en büyük sorunlarından biri olan suç konusunda yapılan eksik teşhisin, uygun tedaviyi tayin etmesi beklenemez. Suç ve suçluluğun tüm boyutlarının anlaşılması, gerçeğe daha yakın tespitlerin yapılmasını ve bu sayede daha etkin politikaların üretilmesini sağlayacaktır. Bu bakımdan, ilgili kurumları bir araya getiren ve bilimsel bir anlayışa sahip bir Suç İzleme ve Analiz Merkezinin kurulması gerekmektedir. Kitabın sonuç bölümünde bu merkezin yapısı ve fonksiyonlarının yanında, merkez bünyesinde ve diğer kurumlarda analiz araçları ve bilgi sistemlerinin geliştirilmesine yönelik öneriler sunulmuştur.
Bu çalışma, suç araştırmalarından elde edilen veriler kadar, veri toplama araçlarının da irdelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Nitekim suçun ölçümünde gözlenen olgu, gözlemciye ve gözlem aracına göre değişiklik göstermektedir. Bu anlamda bu kitap, alanında yazılmış ilk eser olarak, Türkiye nin ceza adalet politikalarına ışık tutmayı hedeflemektedir. Suçun gerçek boyutlarına yakın, sağlıklı ve güvenilir veriler ışığında hazırlanan politika ve uygulamalar ceza adalet sisteminin etkinliğini arttıracaktır. Hedef kitlesi sadece uygulayıcılar ile sınırlı olmayan bu kitabın, konuyla ilgili olan akademisyenler, uzmanlar, yöneticiler ve öğrenciler için faydalı bir kaynak olmasını ümit ediyoruz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.