9786256413023
802149
https://www.hesapli24.com/taksim
Taksim
10.03
Şair şiirlerini benimle paylaştığında, zihnimde oluşan düşünceleri akabinde kendisiyle paylaşmıştım. ayrıca kendi sesinden okumalarını da dinlemiştim.
sesin dinginliğinin sözlerin sağanağı ile oluşturduğu zıtlık dikkat çekiciydi. evet zıtlık… daha sonra bunların numaralanıp, kitaplaşma aşamasına
geldiğini öğrendim. okuyucunun; yazarı anlamaktan ziyade, onun esin hallerinden olası özel deneyimleri için veri toplayacağına eminim. ilk
okuduğumda metinlerin alegorisi olur mu, diye baktım; doğrusu içinden çıkamadım. sözler akıntısında, duracak dinlenecek yer yoktu. her ifade, birden
çok şeye çoğalma eğiliminde; karanlıkta çoğalan ışık gibi, odaksız/ tüm çaplı seyir izlenimi veriyor. mısraların hepsi kişisel, tekil evren kurgusu amaçlı;
çok boyutlu benzemez dünyalar tasarımına soyunmuş. kelimeler ardı sıra okundukça, ister istemez koşu yoluna giriyorsunuz. dinlenecek hiçbir yer yok;
illa metin tamamlanacak… bilirsiniz, hızyolunda park yapılmıyor, çünkü çok riskli. sonra, anlamdan doğan duygular; özneden sıfatlar kadar sizi
okuyuştan uzaklaştırıyor. sıfatlar, tutkunun gücüyle odağın çevresinde dönüyor. nesneler soyutun katmanlarında eterik oluyor. bence çabalamadan
takdim 10 t\aksim tekrarlanmalı ki tadı alınsın. bu tür yazımlar, ‘abartı yanılsaması' olarak görülebilir. hemen karar vermeyin. aşıkları “bilirsiniz”; onlara
hep böyle bakılır. çünkü onlar aşarken, aşındıkları görülmez. karşına 40 kapı çıktı diyelim; bu sana rabbinin armağanı olsun. -‘birini seç', derler. seçip
girersin; memnun olursun. yine de daha iyisi var; ki bir müddet sonra önünde yeniden bir kırk kapı daha belirir. -yine “seç”, der biri. seçtikçe olasılıklar
evreninde lezzet gözlemlerine tanık olursun. şairin “seçtiği” ilk kapı; koşturttuğun kelimelerle anlam çırağlarını yakarak; görmeye, göstermeye çalıştığı
sevgiliydi, demek istiyorum; ta ki tanık olduğu emsalsiz an'lar israf olmasın. bir'in çokluğu evirilip, orada kaybolmadan ereceği an'da kırklıklar, “la,” ile
silindiğinde; takdir ve takdis olacaktır. bu kitap, değindiğim özsel esinli cazibenin seyrini paylaşıyor.
özer ataç, izmir, 16 mayıs ikibin23
Şair şiirlerini benimle paylaştığında, zihnimde oluşan düşünceleri akabinde kendisiyle paylaşmıştım. ayrıca kendi sesinden okumalarını da dinlemiştim.
sesin dinginliğinin sözlerin sağanağı ile oluşturduğu zıtlık dikkat çekiciydi. evet zıtlık… daha sonra bunların numaralanıp, kitaplaşma aşamasına
geldiğini öğrendim. okuyucunun; yazarı anlamaktan ziyade, onun esin hallerinden olası özel deneyimleri için veri toplayacağına eminim. ilk
okuduğumda metinlerin alegorisi olur mu, diye baktım; doğrusu içinden çıkamadım. sözler akıntısında, duracak dinlenecek yer yoktu. her ifade, birden
çok şeye çoğalma eğiliminde; karanlıkta çoğalan ışık gibi, odaksız/ tüm çaplı seyir izlenimi veriyor. mısraların hepsi kişisel, tekil evren kurgusu amaçlı;
çok boyutlu benzemez dünyalar tasarımına soyunmuş. kelimeler ardı sıra okundukça, ister istemez koşu yoluna giriyorsunuz. dinlenecek hiçbir yer yok;
illa metin tamamlanacak… bilirsiniz, hızyolunda park yapılmıyor, çünkü çok riskli. sonra, anlamdan doğan duygular; özneden sıfatlar kadar sizi
okuyuştan uzaklaştırıyor. sıfatlar, tutkunun gücüyle odağın çevresinde dönüyor. nesneler soyutun katmanlarında eterik oluyor. bence çabalamadan
takdim 10 t\aksim tekrarlanmalı ki tadı alınsın. bu tür yazımlar, ‘abartı yanılsaması' olarak görülebilir. hemen karar vermeyin. aşıkları “bilirsiniz”; onlara
hep böyle bakılır. çünkü onlar aşarken, aşındıkları görülmez. karşına 40 kapı çıktı diyelim; bu sana rabbinin armağanı olsun. -‘birini seç', derler. seçip
girersin; memnun olursun. yine de daha iyisi var; ki bir müddet sonra önünde yeniden bir kırk kapı daha belirir. -yine “seç”, der biri. seçtikçe olasılıklar
evreninde lezzet gözlemlerine tanık olursun. şairin “seçtiği” ilk kapı; koşturttuğun kelimelerle anlam çırağlarını yakarak; görmeye, göstermeye çalıştığı
sevgiliydi, demek istiyorum; ta ki tanık olduğu emsalsiz an'lar israf olmasın. bir'in çokluğu evirilip, orada kaybolmadan ereceği an'da kırklıklar, “la,” ile
silindiğinde; takdir ve takdis olacaktır. bu kitap, değindiğim özsel esinli cazibenin seyrini paylaşıyor.
özer ataç, izmir, 16 mayıs ikibin23
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.