Tektanrıcılık ve Şiddetin Dili

Stok Kodu:
9786055585556
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
54
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011-01-01
Çeviren:
Mesut Keskin
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
8,32
9786055585556
396391
Tektanrıcılık ve Şiddetin Dili
Tektanrıcılık ve Şiddetin Dili
8.32
Çoktanrıcı modern medeniyetle iç içe geçmiş tektanrıcı yaşama dünyamızda şiddetin dilinin farkında mıyız acaba? Dışlamanın ve ayrımcılığın had safhada olduğu, şiddetin dilinin hükmettiği yaşama dünyamızda tektanrıcı resmi görebiliyor muyuz? Tektanrıcılık bağlamında şiddetin diliyle hesaplaşabildik mi? Başlangıç ve kökenlerin gelecekolarak kültürde sıçramalarla nüfuz ettiği düşünülürse, tektanrıcı dinler bağlamında şiddetin kültür-tarihsel devamlılıklarına dair bilimsel araştırmalar, büyük önem arzeder ki bu araştırmalara, ejiptolog Jan Assmann kendi kültür-bilimsel çalışmalarıyla yeni yollar açmaktadır: Tektanrıcılık ayrımlarından hareketle şiddetin dili eleştirisi bu noktada, hakikat ve iktidar, dost ve düşman, suç ve ceza, kıskançlık ve sadakat, yasa ve yazı-lılık, dönme olgusu ve tövbe, dinsel yapılanma ve öznelliğin icadı, unutma ve asimilasyon gibi fenomenlerle uğraşır. Günümüz Avrupasının tarihsel modelleri ve paradigmaları olarak Mısır ile Yunan medeniyetleri arasında İbrani kökenlere dair uzun yılların yorucu çalışmalarına dayanan ve Akademia derinliklerinin sığ sularında gezinmeyen bu metniyle Jan Assmann, garbın kaderindeki tektanrıcılık ve şiddetin bellek-tarihsel hatlarına, fenomenolojik tasvir ve tahlillerle ışık tutmaktadır. Assmann Türkçe baskıya yazdığı önsözde şunları belirtir: Teoloji ve din bilimi dışında pek az bir rol oynamış olan tektanrıcılık konusu, 90lı yıllardan itibaren genel entelektüel tartışmaların merkezi konusu haline gelmiştir. Salman Rushdieye yönelik fetva, ne var ki her şeyden önce 11 Eylül 2001 saldırıları ve de bu saldırıların yapılmasını teşvik eden şey bağlamında, din ile şiddet, ya da daha doğrusu, tektanrıcılık ile dinsel şiddet arasında bir bağlam kuşkusu ortaya çıktı. Bu arada Batıda bu kuşku gittikçe artan bir şekilde, genel olarak tektanrıcılık ve şiddete ilişkin değil de, özel olarak İslam ve şiddete ilişkin bir bağlam tezini abartmaya ve düşman imajı anlamında İslamın basmakalıplaştırılmasına yol açmaktadır. Bu vahim gelişmeye karşı, mücadele edilmelidir.
Çoktanrıcı modern medeniyetle iç içe geçmiş tektanrıcı yaşama dünyamızda şiddetin dilinin farkında mıyız acaba? Dışlamanın ve ayrımcılığın had safhada olduğu, şiddetin dilinin hükmettiği yaşama dünyamızda tektanrıcı resmi görebiliyor muyuz? Tektanrıcılık bağlamında şiddetin diliyle hesaplaşabildik mi? Başlangıç ve kökenlerin gelecekolarak kültürde sıçramalarla nüfuz ettiği düşünülürse, tektanrıcı dinler bağlamında şiddetin kültür-tarihsel devamlılıklarına dair bilimsel araştırmalar, büyük önem arzeder ki bu araştırmalara, ejiptolog Jan Assmann kendi kültür-bilimsel çalışmalarıyla yeni yollar açmaktadır: Tektanrıcılık ayrımlarından hareketle şiddetin dili eleştirisi bu noktada, hakikat ve iktidar, dost ve düşman, suç ve ceza, kıskançlık ve sadakat, yasa ve yazı-lılık, dönme olgusu ve tövbe, dinsel yapılanma ve öznelliğin icadı, unutma ve asimilasyon gibi fenomenlerle uğraşır. Günümüz Avrupasının tarihsel modelleri ve paradigmaları olarak Mısır ile Yunan medeniyetleri arasında İbrani kökenlere dair uzun yılların yorucu çalışmalarına dayanan ve Akademia derinliklerinin sığ sularında gezinmeyen bu metniyle Jan Assmann, garbın kaderindeki tektanrıcılık ve şiddetin bellek-tarihsel hatlarına, fenomenolojik tasvir ve tahlillerle ışık tutmaktadır. Assmann Türkçe baskıya yazdığı önsözde şunları belirtir: Teoloji ve din bilimi dışında pek az bir rol oynamış olan tektanrıcılık konusu, 90lı yıllardan itibaren genel entelektüel tartışmaların merkezi konusu haline gelmiştir. Salman Rushdieye yönelik fetva, ne var ki her şeyden önce 11 Eylül 2001 saldırıları ve de bu saldırıların yapılmasını teşvik eden şey bağlamında, din ile şiddet, ya da daha doğrusu, tektanrıcılık ile dinsel şiddet arasında bir bağlam kuşkusu ortaya çıktı. Bu arada Batıda bu kuşku gittikçe artan bir şekilde, genel olarak tektanrıcılık ve şiddete ilişkin değil de, özel olarak İslam ve şiddete ilişkin bir bağlam tezini abartmaya ve düşman imajı anlamında İslamın basmakalıplaştırılmasına yol açmaktadır. Bu vahim gelişmeye karşı, mücadele edilmelidir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat