Temyiz İncelemesinin Kapsamı ve Sınırları

Stok Kodu:
9786052640012
Boyut:
160-240-0
Sayfa Sayısı:
493
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-02-16
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
26,03
9786052640012
762177
Temyiz İncelemesinin Kapsamı ve Sınırları
Temyiz İncelemesinin Kapsamı ve Sınırları
26.03
En basit şekilde hukuken korunan menfaat olarak tanımlanabilecek hakkın ihlâli veya ihlâl tehlikesi ortaya çıktığında, ihlâl veya tehlikenin bertaraf edilmesi ihtiyacı doğar. Bu ihtiyacın özel hukuk alanında giderilmesi süreci, medenî usûl hukuku kurallarıyla düzenlenmiştir. Hakkı ihlâl edilen veya ihlâl tehlikesi altında olan kişi, kural olarak kendiliğinden hak arayamaz ve yine kurallara uygun olarak mahkemeler aracılığıyla hakkın korunması talebinde bulunabilir. Bu talep, ilgili kişi tarafından iddia edilen hakkın yerine getirilmesi ve korunmasına yönelik somut bir taleptir. Ancak, bu talebin diğer bir boyutu ise, bizzat devlet tarafından konulan kurallar ile kurulan düzenin korunması, somut tehlike haricinde genel olarak hukuk güvenliği ve hukukî barış ortamının sağlanması ihtiyacına yöneliktir. İşte medenî usûl hukuku kuralları bir taraftan yargılamanın taraflarının menfaatlerini korumayı hedeflerken, diğer taraftan da daha genel çerçevede hukuk kurallarının doğru, tam ve herkese eşit bir şekilde uygulanması yoluyla hukuk devletinin gereklerinin ve hukukî güvenliğin sağlanması amacına yönelmiştir. Hukuk devleti ilkesi ile hukukî güvenliğin ve barışın sağlanabilmesi için mahkemeye yöneltilen talep neticesinde yürütülen yargılama süreci ile varılan sonuçtan tarafların memnun olması, en azından memnuniyetsizlikleri durumunda başvurabilecekleri yolların varlığı önemlidir. Ancak, bu yolların da yine bizzat hukukî barışa ulaşılabilmesini imkânsız kılacak derecede sınırsız olması düşünülemez. Bu noktada yargılama süreci ve sonucundan memnun olmayan, mahkemece hatalı işlemler yapıldığını düşünen tarafa kanun yollarına başvuru imkânları sağlanmıştır. Taraflar, kanun yolları ile mahkeme kararını denetleterek ve varsa hataların giderilmesini sağlatarak kararın yanlışlığı konusundaki şüphelerinin cevaplanmasını talep edebilirler. Böylece kanun yolları, hem tarafların menfaatlerinin korunmasını hem de medenî usûl hukukunun amaçlarından olan hukuk güvenliği ve hukukî barışa yönelik olarak hukuk kurallarının doğru ve tam uygulanmasını sağlayıcı bir işlevi haizdir. Kanun yollarının amaçlarına verilen öncelik kapsamında bir ayrım yapılması da mümkündür. Bu kapsamda, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan işlemler ilk olarak istinaf kanun yolu ile kapsamlı bir şekilde denetlenir ve bu aşamada tarafların talepleri doğrultusunda uyuşmazlığa ilişkin somut vakıa değerlendirmeleri de yapılabilir. Ancak, bu aşamadan sonra başvurulan temyiz kanun yolunda taraflar arasındaki somut uyuşmazlık sadece hukukî yönden bir değerlendirmeye tâbi tutulur. Zira, temyiz kanun yolunun tarihî gelişimi ve hukukî imkânları, taraf menfaatlerinin korunmasından ziyade devlet tarafından konulan kuralların eşit, doğru ve tam bir şekilde uygulanması amacı çerçevesinde şekillenmiştir. Kuşkusuz ki, bu amacın gerçekleşmesi taraf menfaatlerine de hizmet edecektir. Temyiz kanun yolunun taraf menfaatlerinin gözetilmesinin ötesinde bir amaca sahip olması, onun kanun yolu olarak tarafların talep ve işlemlerinden bağımsız, kendiliğinden işleyen ve her hususun araştırılabildiği bir süreç olduğu anlamına gelmez; aksine, istinaf kanun yoluna kıyasla daha sınırlı bir inceleme kapsamına sahip olmasına sebep olur. Bu amaç doğrultusunda inceleme yapılabilmesi için öncelikle temyiz incelemesinin ön şartları diyebileceğimiz belirli koşulların mevcut olması gerekir. Bu koşulların sağlanmasıyla bağlantılı olarak temyizin genel kapsam ve sınırları belirlenir. Böylece, temyiz incelemesinin konusunu oluşturabilecek nitelikte bir mahkeme kararı; süresinde, temyize başvurabilecek kişilerce ve usûlüne uygun olarak temyiz merciinin önüne getirilmiş olur. Bu noktadan sonra temyizde yapılacak inceleme, temyizin amaçlarıyla bağlantılı olarak yorumlanacak temyiz sebepleriyle sınırlı bir inceleme olacaktır. İşte çalışmamızın konusunu, temyiz incelemesinin bu genel kapsamı ve sınırları oluşturmaktadır.
En basit şekilde hukuken korunan menfaat olarak tanımlanabilecek hakkın ihlâli veya ihlâl tehlikesi ortaya çıktığında, ihlâl veya tehlikenin bertaraf edilmesi ihtiyacı doğar. Bu ihtiyacın özel hukuk alanında giderilmesi süreci, medenî usûl hukuku kurallarıyla düzenlenmiştir. Hakkı ihlâl edilen veya ihlâl tehlikesi altında olan kişi, kural olarak kendiliğinden hak arayamaz ve yine kurallara uygun olarak mahkemeler aracılığıyla hakkın korunması talebinde bulunabilir. Bu talep, ilgili kişi tarafından iddia edilen hakkın yerine getirilmesi ve korunmasına yönelik somut bir taleptir. Ancak, bu talebin diğer bir boyutu ise, bizzat devlet tarafından konulan kurallar ile kurulan düzenin korunması, somut tehlike haricinde genel olarak hukuk güvenliği ve hukukî barış ortamının sağlanması ihtiyacına yöneliktir. İşte medenî usûl hukuku kuralları bir taraftan yargılamanın taraflarının menfaatlerini korumayı hedeflerken, diğer taraftan da daha genel çerçevede hukuk kurallarının doğru, tam ve herkese eşit bir şekilde uygulanması yoluyla hukuk devletinin gereklerinin ve hukukî güvenliğin sağlanması amacına yönelmiştir. Hukuk devleti ilkesi ile hukukî güvenliğin ve barışın sağlanabilmesi için mahkemeye yöneltilen talep neticesinde yürütülen yargılama süreci ile varılan sonuçtan tarafların memnun olması, en azından memnuniyetsizlikleri durumunda başvurabilecekleri yolların varlığı önemlidir. Ancak, bu yolların da yine bizzat hukukî barışa ulaşılabilmesini imkânsız kılacak derecede sınırsız olması düşünülemez. Bu noktada yargılama süreci ve sonucundan memnun olmayan, mahkemece hatalı işlemler yapıldığını düşünen tarafa kanun yollarına başvuru imkânları sağlanmıştır. Taraflar, kanun yolları ile mahkeme kararını denetleterek ve varsa hataların giderilmesini sağlatarak kararın yanlışlığı konusundaki şüphelerinin cevaplanmasını talep edebilirler. Böylece kanun yolları, hem tarafların menfaatlerinin korunmasını hem de medenî usûl hukukunun amaçlarından olan hukuk güvenliği ve hukukî barışa yönelik olarak hukuk kurallarının doğru ve tam uygulanmasını sağlayıcı bir işlevi haizdir. Kanun yollarının amaçlarına verilen öncelik kapsamında bir ayrım yapılması da mümkündür. Bu kapsamda, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan işlemler ilk olarak istinaf kanun yolu ile kapsamlı bir şekilde denetlenir ve bu aşamada tarafların talepleri doğrultusunda uyuşmazlığa ilişkin somut vakıa değerlendirmeleri de yapılabilir. Ancak, bu aşamadan sonra başvurulan temyiz kanun yolunda taraflar arasındaki somut uyuşmazlık sadece hukukî yönden bir değerlendirmeye tâbi tutulur. Zira, temyiz kanun yolunun tarihî gelişimi ve hukukî imkânları, taraf menfaatlerinin korunmasından ziyade devlet tarafından konulan kuralların eşit, doğru ve tam bir şekilde uygulanması amacı çerçevesinde şekillenmiştir. Kuşkusuz ki, bu amacın gerçekleşmesi taraf menfaatlerine de hizmet edecektir. Temyiz kanun yolunun taraf menfaatlerinin gözetilmesinin ötesinde bir amaca sahip olması, onun kanun yolu olarak tarafların talep ve işlemlerinden bağımsız, kendiliğinden işleyen ve her hususun araştırılabildiği bir süreç olduğu anlamına gelmez; aksine, istinaf kanun yoluna kıyasla daha sınırlı bir inceleme kapsamına sahip olmasına sebep olur. Bu amaç doğrultusunda inceleme yapılabilmesi için öncelikle temyiz incelemesinin ön şartları diyebileceğimiz belirli koşulların mevcut olması gerekir. Bu koşulların sağlanmasıyla bağlantılı olarak temyizin genel kapsam ve sınırları belirlenir. Böylece, temyiz incelemesinin konusunu oluşturabilecek nitelikte bir mahkeme kararı; süresinde, temyize başvurabilecek kişilerce ve usûlüne uygun olarak temyiz merciinin önüne getirilmiş olur. Bu noktadan sonra temyizde yapılacak inceleme, temyizin amaçlarıyla bağlantılı olarak yorumlanacak temyiz sebepleriyle sınırlı bir inceleme olacaktır. İşte çalışmamızın konusunu, temyiz incelemesinin bu genel kapsamı ve sınırları oluşturmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat