Tunceli’den Diyarbakır’a Emekli Bir Profesörün Anıları

Stok Kodu:
9786054915699
Boyut:
160-240-
Sayfa Sayısı:
390
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-03-22
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
20,87
9786054915699
788748
Tunceli’den Diyarbakır’a Emekli Bir Profesörün Anıları
Tunceli’den Diyarbakır’a Emekli Bir Profesörün Anıları
20.87
Bodrum Yalıkavak Gümüşkaya Sitesi'nde konumlanmış ve 907/3 olarak numaralanmış yazlık evimdeyim. Sabahın saat 10'u ve yazlığımın üst balkonundan Ege Denizini ve civarımızdaki siteleri seyretmekteyim. Karya Medeniyetinin ve Halikarnas Balıkçısının bu kadim topraklarına ilk defa 1993 yılında gelmiştim. Bodrum kocaman palmiye ağaçları ile süslü küçük bir ilçe idi. Her yeri mavi ve yeşil ile bürülü idi. Yalıkavak ise küçük bir köy idi. Bazı güzel villalar inşa ediliyordu ama Marinası yoktu. Gümüşlük'ten Yalıkavak'a gelirken yollar yürek ferahlatıcı begonvillerle, rengârenk çiçeklerle ve mutluluk verici yeşilliklerle doluydu. Yolun üst bölgelerinden tepelere ulaşan ve alt taraflarında ise denizle kucaklaşan yeşil ormanlar vardı. Daha önceleri zeytinlik bir alan olan Gümüşkaya bölgesinin birçok yerini büyük meşe kümeleri süslüyordu. Sitemiz ise inşaat halinde idi. Aradan geçen 28 yıllık sürede Bodrum ve beldelerinin silueti çok değişti. Yol kenarları ve tepeler de dâhil her yer yazlıklarla, işyerleriyle ve otellerle doldu. Gümüşkaya'da bile iki turistik otel var. Yazlık sitelerin arasındaki boş alanlara yeni sitelerin yapılmasını, komşu siteler arasındaki elmas yeşili ormanların beyaz yazlıklarla gitgide yer değiştirmesini ve bu bölgelerdeki ormanın giderek tükenişini bir sinema filmi misali her yıl izledik. Söz konusu hızlı betonlaşmanın bir sonucu olarak güzelim yeşilliklerin önemli bir kısmı yok oldu. Dağlar, tepeler ve sahiller beyaz yapılarla doldu. Hayat da aynen bu topraklarda gözlediğim değişimler gibidir. Yaşımız ilerledikçe; iyisi, kötüsü, acısı ve tatlısıyla bin bir türden hatıra zihnimizde biriktikçe birikir. Geçmiş hatıralarımızın cennetteki bir aşk bahçesinin kızıl gülleri gibi nefis kokular vermesini kim istemez ki? Ne var ki hayat oldukça acımasızdır. Hayat serüvenimizin filmi çocukluk günlerimizi, hüzünlü ve mutlu anlarımızı, sevinçlerimizi, kaygılarımızı, korkularımızı, başarılı zamanlarımızı ve başarısızlıklarımızı, aşklarımızı ve mücadelemizin bizi yoran tüm bölümlerini de kaydetmek zorundadır. Bunların her bir çeşidini yaşamış biri olarak; ılık bir baharla başlayan ve şimdilerde ise fırtınalı bir kış mevsiminde yürümekte olan hayatıma ait filmi geriye saracağım. Kısacası ömrümün çocukluk, gençlik, eğitim ve meslek dönemlerine ait belleğimde kalan tüm kayıtlarını sizlere anlatmaya çalışacağım.
Bodrum Yalıkavak Gümüşkaya Sitesi'nde konumlanmış ve 907/3 olarak numaralanmış yazlık evimdeyim. Sabahın saat 10'u ve yazlığımın üst balkonundan Ege Denizini ve civarımızdaki siteleri seyretmekteyim. Karya Medeniyetinin ve Halikarnas Balıkçısının bu kadim topraklarına ilk defa 1993 yılında gelmiştim. Bodrum kocaman palmiye ağaçları ile süslü küçük bir ilçe idi. Her yeri mavi ve yeşil ile bürülü idi. Yalıkavak ise küçük bir köy idi. Bazı güzel villalar inşa ediliyordu ama Marinası yoktu. Gümüşlük'ten Yalıkavak'a gelirken yollar yürek ferahlatıcı begonvillerle, rengârenk çiçeklerle ve mutluluk verici yeşilliklerle doluydu. Yolun üst bölgelerinden tepelere ulaşan ve alt taraflarında ise denizle kucaklaşan yeşil ormanlar vardı. Daha önceleri zeytinlik bir alan olan Gümüşkaya bölgesinin birçok yerini büyük meşe kümeleri süslüyordu. Sitemiz ise inşaat halinde idi. Aradan geçen 28 yıllık sürede Bodrum ve beldelerinin silueti çok değişti. Yol kenarları ve tepeler de dâhil her yer yazlıklarla, işyerleriyle ve otellerle doldu. Gümüşkaya'da bile iki turistik otel var. Yazlık sitelerin arasındaki boş alanlara yeni sitelerin yapılmasını, komşu siteler arasındaki elmas yeşili ormanların beyaz yazlıklarla gitgide yer değiştirmesini ve bu bölgelerdeki ormanın giderek tükenişini bir sinema filmi misali her yıl izledik. Söz konusu hızlı betonlaşmanın bir sonucu olarak güzelim yeşilliklerin önemli bir kısmı yok oldu. Dağlar, tepeler ve sahiller beyaz yapılarla doldu. Hayat da aynen bu topraklarda gözlediğim değişimler gibidir. Yaşımız ilerledikçe; iyisi, kötüsü, acısı ve tatlısıyla bin bir türden hatıra zihnimizde biriktikçe birikir. Geçmiş hatıralarımızın cennetteki bir aşk bahçesinin kızıl gülleri gibi nefis kokular vermesini kim istemez ki? Ne var ki hayat oldukça acımasızdır. Hayat serüvenimizin filmi çocukluk günlerimizi, hüzünlü ve mutlu anlarımızı, sevinçlerimizi, kaygılarımızı, korkularımızı, başarılı zamanlarımızı ve başarısızlıklarımızı, aşklarımızı ve mücadelemizin bizi yoran tüm bölümlerini de kaydetmek zorundadır. Bunların her bir çeşidini yaşamış biri olarak; ılık bir baharla başlayan ve şimdilerde ise fırtınalı bir kış mevsiminde yürümekte olan hayatıma ait filmi geriye saracağım. Kısacası ömrümün çocukluk, gençlik, eğitim ve meslek dönemlerine ait belleğimde kalan tüm kayıtlarını sizlere anlatmaya çalışacağım.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat