Türkiye'de İç Güvenlik Yönetimi ve Terörle Mücadele

Stok Kodu:
9786051461632
Boyut:
140-210-0
Sayfa Sayısı:
368
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-06-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
10,09
9786051461632
425157
Türkiye'de İç Güvenlik Yönetimi ve Terörle Mücadele
Türkiye'de İç Güvenlik Yönetimi ve Terörle Mücadele
10.09
Terör ve terörizm insanlık tarihi açısından çok eski olgular olmasına rağmen günümüzde küresel bir sorun haline gelmiştir. Geçmişte birçok devlet terörü ulusal çıkarları doğrultusunda desteklemiş adeta dış politikanın bileşenlerinden birisi olarak kullanmıştır. Ancak deneyimler açıkça göstermiştir ki terörün kimi ne zaman nerede ve nasıl vuracağı belli değildir. Yıllarca terörü desteklemiş ülkeler bir anda terörün hedefi olabilmektedir. 2001 yılından sonra dünyanın karşı karşıya kaldığı terör dalgası birçok ulusu ve siyasal figürü terörün yarattığı tehdidin ciddiyeti konusunda kendine getirmiştir. Önümüzdeki süreçte terörle mücadelenin ulusal ve uluslararası boyutta daha ciddi bir biçimde ele alınacağı beklenmelidir. Hem Türk Devleti hem de Türk Milleti açısından ağır sonuçlar doğuran ayrılıkçı terör konusu kamuoyunda çok tartışılmasına rağmen, bugüne kadar güvenlik organizasyonu açısından fazlaca tartışılmadığı ve araştırılmadığı da bir gerçektir. Çeyrek asırdır ayrılıkçı terör örgütü ile sert bir mücadele yürüten güvenlik teşkilatlarının taktik, yöntem, organizasyon, personel ve strateji açısından değerlendirildiği sıkça rastlanan bir olgu değildir. Bu konudaki tartışmalarda da; genellikle güvenlik teşkilatları ya önyargılı bir biçimde sınırsızca eleştirilmekte ya da eleştirel bir tutumdan özellikle uzak durularak kayıtsızca desteklenmektedir. Her iki yaklaşımın bilimsel bir tavır olmadığı ve sorunun çözümüne herhangi bir katkı sağlamayacağı tecrübeyle sabittir. Bu çalışmada güvenlik teşkilatlarına karşı yukarıda bahsedilen önyargıların ve taraftarlık duygusunun ötesine geçerek bilimsel ve eleştirel bir bakış açısıyla ülkemizin iç güvenlik yönetimi ve organizasyonun ayrılıkçı terör ile mücadele bağlamında eksiklikleri ortaya konulmaya çalışılmış, elde edilen bulgu ve sonuçlarla etkin bir iç güvenlik yönetimi için yeni öneriler getirilmiştir. Bütün dünyada siyasal kazanımlar elde etmek amacıyla silahlı yöntemler benimseyen terör örgütleri ve onların yarattıkları asimetrik tehdit ile baş etmek güvenlik güçleri açısından zor ve meşakkatli bir süreçtir. Dünyadaki örnekleri ile karşılaştırıldığında terörle mücadelede kayda değer bir başarı elde etmiş olduğu kabul edilen Türk güvenlik kuvvetlerinin, terör eylemlerinin başlamasından çeyrek asır geçmiş olması ve çok ciddi bir toplumsal desteğe rağmen PKK terör örgütünü ortadan kaldıramamış olması üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir sorundur. Bu çerçevede güvenlik teşkilatlarının terörle mücadele konseptiyle, örgütsel ve yönetsel yapısının gözden geçirilmesi sonucu daha etkin bir örgütsel ve yönetsel yapının ortaya konulması gerekli olduğu kadar zorunludur da. Türkiyedeki İç güvenlik yönetimini terörle mücadele kapsamında irdeleyen, güvenlik teşkilatlarının bu konudaki faaliyetlerini değerlendiren ve bunu yaparken konuyu yönetim fonksiyonları açısından irdeleyen bir çalışma bugüne kadar yapılmamıştır. Bu konudaki bir bilimsel araştırmanın açığı kapatmasa bile konuya anlamlı bir katkı yapacağı değerlendirilmektedir. Bugüne kadar veri olarak kabul edilen ve tartışılmayan terörle mücadele yönetiminin eleştirel bir bakış açısı ile ele alınması eksik yanlarının ortaya konulması ve aksayan yönleri için yeni önerilerin ortaya konulması konuya kuramsal katkı yapacağı gibi uygulamaya yönelik faydalar da sağlayabilecektir. Bu çalışma ile Türkiyenin terörle mücadele organizasyonu yönetim bilimleri açısından ele alınıp değerlendirilmiş, mevcut yapı yönetim biliminin temel fonksiyonları açısından analiz edilmeye gayret edilmiştir. 21. yüzyılın başında global dünyanın en önemli sorunlarından biri haline gelen terör ve terörist faaliyetler son derece karmaşık bir bütünlük arz etmektedir. Dünyanın farklı coğrafyalarında farklı güdülerle hareket eden ancak şiddeti ortak değer olarak benimseyen terörist faaliyetleri tek bir nedene bağlamak ve analiz etmek mümkün değildir. Siyasal, sosyal, dinsel, ekonomik, etnik nedenlere dayanabilen terör olgusunu anlayabilmek ve çözüm alternatifleri ortaya koyabilmek için disiplinler arası çalışmaları içeren çok boyutlu analizlere ihtiyaç olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Ancak bu çalışmada terörü ve terörizmi bütün boyutları ile ele alarak incelemek mümkün olmadığı için konunun sadece güvenlik yönü öne çıkarılmıştır. Bu nedenle, terörle mücadelenin teröristle mücadeleden ibaret olmadığı gerçeği gözden kaçırılmaksızın güvenlik boyutu üzerinde durularak, terörün sosyal, siyasal, ekonomik v. b diğer boyutları araştırmanın kapsamı dışında bırakılmıştır. Ulus devletler açısından ülkenin iç ve dış güvenliği birbirine sıkı sıkıya bağlı unsurlar olup bunlardan herhangi birinin tehdit altında olması diğerini de tehlikeye atmaktadır. Bazı istisnalar hariç dünyadaki tüm devlet organizasyonlarında iç güvenlik(asayiş) hizmeti ile dış güvenlik(savunma) hizmeti yapan kuruluşların farklı olduğu gözlenmektedir. Asayiş hizmeti genel kolluk denilen polis örgütü tarafından yerine getirilirken savunma hizmeti konvansiyonel ordular tarafından icra edilmektedir. Ülkemizdeki güvenlik organizasyonunda da bu genel işbirliği geçerli olmakla birlikte 1984 yılından beri ayrılıkçı terör örgütüne karşı verilen mücadelede çeşitli sebeplerle düzenli ordu birlikleri de aktif olarak kullanmaktadır. Ancak bu araştırmada ülkemizde yaşanan ayrılıkçı terör faaliyetleri bir iç güvenlik sorunu olarak kabul edilerek devlet güvenliğinin çok önemli bir parçası olan dış güvenlik konusu da çalışmanın dışında bırakılmıştır. Bu çalışmada betimsel ve tarihsel bir yöntem benimsenerek; öncelikle konu hakkındaki temel kavramların açıklaması tarihsel ve güncel kaynaklardan faydalanılarak yapılmış, daha sonra betimleyici bir yaklaşımla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin mevcut idari yapısı ve bu yapı içersinde güvenlik teşkilatlarının yeri incelenmiştir. Güvenlik teşkilatlarının tüm birimlerinin terörle mücadelede görev almadıkları gerçeği göz önünde tutularak terörle mücadele birimleri yakından incelenmiştir. Bu genel çerçeveden sonra 1984 yılından beri Türkiye Cumhuriyetinin terörle mücadele konsepti ve stratejisi incelenerek, dönüm noktaları ve değişimler tespit edilmeye çalışılmı
Terör ve terörizm insanlık tarihi açısından çok eski olgular olmasına rağmen günümüzde küresel bir sorun haline gelmiştir. Geçmişte birçok devlet terörü ulusal çıkarları doğrultusunda desteklemiş adeta dış politikanın bileşenlerinden birisi olarak kullanmıştır. Ancak deneyimler açıkça göstermiştir ki terörün kimi ne zaman nerede ve nasıl vuracağı belli değildir. Yıllarca terörü desteklemiş ülkeler bir anda terörün hedefi olabilmektedir. 2001 yılından sonra dünyanın karşı karşıya kaldığı terör dalgası birçok ulusu ve siyasal figürü terörün yarattığı tehdidin ciddiyeti konusunda kendine getirmiştir. Önümüzdeki süreçte terörle mücadelenin ulusal ve uluslararası boyutta daha ciddi bir biçimde ele alınacağı beklenmelidir. Hem Türk Devleti hem de Türk Milleti açısından ağır sonuçlar doğuran ayrılıkçı terör konusu kamuoyunda çok tartışılmasına rağmen, bugüne kadar güvenlik organizasyonu açısından fazlaca tartışılmadığı ve araştırılmadığı da bir gerçektir. Çeyrek asırdır ayrılıkçı terör örgütü ile sert bir mücadele yürüten güvenlik teşkilatlarının taktik, yöntem, organizasyon, personel ve strateji açısından değerlendirildiği sıkça rastlanan bir olgu değildir. Bu konudaki tartışmalarda da; genellikle güvenlik teşkilatları ya önyargılı bir biçimde sınırsızca eleştirilmekte ya da eleştirel bir tutumdan özellikle uzak durularak kayıtsızca desteklenmektedir. Her iki yaklaşımın bilimsel bir tavır olmadığı ve sorunun çözümüne herhangi bir katkı sağlamayacağı tecrübeyle sabittir. Bu çalışmada güvenlik teşkilatlarına karşı yukarıda bahsedilen önyargıların ve taraftarlık duygusunun ötesine geçerek bilimsel ve eleştirel bir bakış açısıyla ülkemizin iç güvenlik yönetimi ve organizasyonun ayrılıkçı terör ile mücadele bağlamında eksiklikleri ortaya konulmaya çalışılmış, elde edilen bulgu ve sonuçlarla etkin bir iç güvenlik yönetimi için yeni öneriler getirilmiştir. Bütün dünyada siyasal kazanımlar elde etmek amacıyla silahlı yöntemler benimseyen terör örgütleri ve onların yarattıkları asimetrik tehdit ile baş etmek güvenlik güçleri açısından zor ve meşakkatli bir süreçtir. Dünyadaki örnekleri ile karşılaştırıldığında terörle mücadelede kayda değer bir başarı elde etmiş olduğu kabul edilen Türk güvenlik kuvvetlerinin, terör eylemlerinin başlamasından çeyrek asır geçmiş olması ve çok ciddi bir toplumsal desteğe rağmen PKK terör örgütünü ortadan kaldıramamış olması üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir sorundur. Bu çerçevede güvenlik teşkilatlarının terörle mücadele konseptiyle, örgütsel ve yönetsel yapısının gözden geçirilmesi sonucu daha etkin bir örgütsel ve yönetsel yapının ortaya konulması gerekli olduğu kadar zorunludur da. Türkiyedeki İç güvenlik yönetimini terörle mücadele kapsamında irdeleyen, güvenlik teşkilatlarının bu konudaki faaliyetlerini değerlendiren ve bunu yaparken konuyu yönetim fonksiyonları açısından irdeleyen bir çalışma bugüne kadar yapılmamıştır. Bu konudaki bir bilimsel araştırmanın açığı kapatmasa bile konuya anlamlı bir katkı yapacağı değerlendirilmektedir. Bugüne kadar veri olarak kabul edilen ve tartışılmayan terörle mücadele yönetiminin eleştirel bir bakış açısı ile ele alınması eksik yanlarının ortaya konulması ve aksayan yönleri için yeni önerilerin ortaya konulması konuya kuramsal katkı yapacağı gibi uygulamaya yönelik faydalar da sağlayabilecektir. Bu çalışma ile Türkiyenin terörle mücadele organizasyonu yönetim bilimleri açısından ele alınıp değerlendirilmiş, mevcut yapı yönetim biliminin temel fonksiyonları açısından analiz edilmeye gayret edilmiştir. 21. yüzyılın başında global dünyanın en önemli sorunlarından biri haline gelen terör ve terörist faaliyetler son derece karmaşık bir bütünlük arz etmektedir. Dünyanın farklı coğrafyalarında farklı güdülerle hareket eden ancak şiddeti ortak değer olarak benimseyen terörist faaliyetleri tek bir nedene bağlamak ve analiz etmek mümkün değildir. Siyasal, sosyal, dinsel, ekonomik, etnik nedenlere dayanabilen terör olgusunu anlayabilmek ve çözüm alternatifleri ortaya koyabilmek için disiplinler arası çalışmaları içeren çok boyutlu analizlere ihtiyaç olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Ancak bu çalışmada terörü ve terörizmi bütün boyutları ile ele alarak incelemek mümkün olmadığı için konunun sadece güvenlik yönü öne çıkarılmıştır. Bu nedenle, terörle mücadelenin teröristle mücadeleden ibaret olmadığı gerçeği gözden kaçırılmaksızın güvenlik boyutu üzerinde durularak, terörün sosyal, siyasal, ekonomik v. b diğer boyutları araştırmanın kapsamı dışında bırakılmıştır. Ulus devletler açısından ülkenin iç ve dış güvenliği birbirine sıkı sıkıya bağlı unsurlar olup bunlardan herhangi birinin tehdit altında olması diğerini de tehlikeye atmaktadır. Bazı istisnalar hariç dünyadaki tüm devlet organizasyonlarında iç güvenlik(asayiş) hizmeti ile dış güvenlik(savunma) hizmeti yapan kuruluşların farklı olduğu gözlenmektedir. Asayiş hizmeti genel kolluk denilen polis örgütü tarafından yerine getirilirken savunma hizmeti konvansiyonel ordular tarafından icra edilmektedir. Ülkemizdeki güvenlik organizasyonunda da bu genel işbirliği geçerli olmakla birlikte 1984 yılından beri ayrılıkçı terör örgütüne karşı verilen mücadelede çeşitli sebeplerle düzenli ordu birlikleri de aktif olarak kullanmaktadır. Ancak bu araştırmada ülkemizde yaşanan ayrılıkçı terör faaliyetleri bir iç güvenlik sorunu olarak kabul edilerek devlet güvenliğinin çok önemli bir parçası olan dış güvenlik konusu da çalışmanın dışında bırakılmıştır. Bu çalışmada betimsel ve tarihsel bir yöntem benimsenerek; öncelikle konu hakkındaki temel kavramların açıklaması tarihsel ve güncel kaynaklardan faydalanılarak yapılmış, daha sonra betimleyici bir yaklaşımla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin mevcut idari yapısı ve bu yapı içersinde güvenlik teşkilatlarının yeri incelenmiştir. Güvenlik teşkilatlarının tüm birimlerinin terörle mücadelede görev almadıkları gerçeği göz önünde tutularak terörle mücadele birimleri yakından incelenmiştir. Bu genel çerçeveden sonra 1984 yılından beri Türkiye Cumhuriyetinin terörle mücadele konsepti ve stratejisi incelenerek, dönüm noktaları ve değişimler tespit edilmeye çalışılmı
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat