9786052640739
762138
https://www.hesapli24.com/uluslararasi-hukukta-kara-ulkesi-ve-sinirlarinin-belirlenmesi
Uluslararası Hukukta Kara Ülkesi ve Sınırlarının Belirlenmesi
16.48
Uluslararası hukukun en önemli aktörü devlettir. Devletin en önemli özelliklerinden bir tanesi ise bir kara ülkesine (land territory) sahip olmasıdır. Kara ülkesinin bulunmadığı yerde deniz veya hava ülkesinden bahsetmek mümkün değildir. Zira sadece denizde veya havada kurulmuş bir devlet henüz uluslararası hukukta kabul edilmemektedir. Kara ülkesinin bu derece kurucu rol oynaması tarih içerisinde onu hep önemli kılmış ve uluslararası uyuşmazlıkların merkezine yerleştirmiştir. Ülke kavramı da tarih içerisinde ilk önce kara ülkesi olarak anlaşılmış ve daha sonra kutsal bir yere konarak siyasi birliğin ve gücün temel yapıtaşı olarak kabul edilmiştir. Coğrafi keşifler ve teknolojik gelişmelerin etkisi ile zamanla kara ülkesinin sınırları daha net çizilmeye başlanmıştır. Bu anlamda kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin ilkeler gittikçe uluslararası hukuk içerisinde daha çok yerleşik hale gelmeye başlamış ve hem sömürgecilik faaliyetinin derinleştiği 16-20. Yüzyıllar arasında hem de sömürgelerin dağıldığı 1945 sonrası dönemde sıklıkla başvurulan araçlar haline gelmiştir. Nitekim kara ülkesi sınırlarına ilişkin uyuşmazlıklar günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Ukrayna krizi, Dağlık Karabağ, Keşmir, Filistin, Chagos gibi sorunlu bölgeler veya statüsü tartışmalı adalar ve kayalıklar gibi kara ülkesi sınırlarına ilişkin birçok uyuşmazlık hala devam etmektedir. Bu açıdan bakıldığında kara ülkesi ve sınırları uluslararası hukukta güncelliğini koruyacak aktif bir uyuşmazlık sahası olmaya devam edecektir. Kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin bu çalışmanın bu konuda Türkiye'deki ilk müstakil ve toplu çalışma olduğunu zannetmekteyim. Zira bu hususta yazılmış kapsamlı bir tez veya kitap çalışmasına rastlayamadım. Çalışmamızda yer alan birtakım konular münferit olarak akademik makalelere konu olmuş ise de genel olarak kara ülkesi sınırlarının belirlenmesine ilişkin öz ve müstakil bir çalışma bulamadım. Bu anlamda bu çalışmanın böyle bir boşluğu dolduracağını ümid etmekteyim. Belirtmek isterim ki çalışmanın içeriğini oluşturmakta çeşitli zorluklarla da karşılaştım. Zira kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin uyuşmazlıklar kendi içerisinde birçok başkaca hukuki ve siyasi uyuşmazlığı da barındırmaktadır. Ayrıca birçok kara ülkesi uyuşmazlığı (ör. adalar ve kayalıklar) aynı zamanda deniz yetki alanlarına ilişkin uyuşmazlıkları da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle çalışmamız sadece kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin hukuki uyuşmazlıklara odaklansa da zaman zaman bağlantılı diğer hususlara da gerektiği ölçüde değinmektedir. Öte yandan ayrıca belirtmem gerekir ki çalışma daha çok devletler arasındaki kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin uyuşmazlıklara odaklanmıştır.
Uluslararası hukukun en önemli aktörü devlettir. Devletin en önemli özelliklerinden bir tanesi ise bir kara ülkesine (land territory) sahip olmasıdır. Kara ülkesinin bulunmadığı yerde deniz veya hava ülkesinden bahsetmek mümkün değildir. Zira sadece denizde veya havada kurulmuş bir devlet henüz uluslararası hukukta kabul edilmemektedir. Kara ülkesinin bu derece kurucu rol oynaması tarih içerisinde onu hep önemli kılmış ve uluslararası uyuşmazlıkların merkezine yerleştirmiştir. Ülke kavramı da tarih içerisinde ilk önce kara ülkesi olarak anlaşılmış ve daha sonra kutsal bir yere konarak siyasi birliğin ve gücün temel yapıtaşı olarak kabul edilmiştir. Coğrafi keşifler ve teknolojik gelişmelerin etkisi ile zamanla kara ülkesinin sınırları daha net çizilmeye başlanmıştır. Bu anlamda kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin ilkeler gittikçe uluslararası hukuk içerisinde daha çok yerleşik hale gelmeye başlamış ve hem sömürgecilik faaliyetinin derinleştiği 16-20. Yüzyıllar arasında hem de sömürgelerin dağıldığı 1945 sonrası dönemde sıklıkla başvurulan araçlar haline gelmiştir. Nitekim kara ülkesi sınırlarına ilişkin uyuşmazlıklar günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Ukrayna krizi, Dağlık Karabağ, Keşmir, Filistin, Chagos gibi sorunlu bölgeler veya statüsü tartışmalı adalar ve kayalıklar gibi kara ülkesi sınırlarına ilişkin birçok uyuşmazlık hala devam etmektedir. Bu açıdan bakıldığında kara ülkesi ve sınırları uluslararası hukukta güncelliğini koruyacak aktif bir uyuşmazlık sahası olmaya devam edecektir. Kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin bu çalışmanın bu konuda Türkiye'deki ilk müstakil ve toplu çalışma olduğunu zannetmekteyim. Zira bu hususta yazılmış kapsamlı bir tez veya kitap çalışmasına rastlayamadım. Çalışmamızda yer alan birtakım konular münferit olarak akademik makalelere konu olmuş ise de genel olarak kara ülkesi sınırlarının belirlenmesine ilişkin öz ve müstakil bir çalışma bulamadım. Bu anlamda bu çalışmanın böyle bir boşluğu dolduracağını ümid etmekteyim. Belirtmek isterim ki çalışmanın içeriğini oluşturmakta çeşitli zorluklarla da karşılaştım. Zira kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin uyuşmazlıklar kendi içerisinde birçok başkaca hukuki ve siyasi uyuşmazlığı da barındırmaktadır. Ayrıca birçok kara ülkesi uyuşmazlığı (ör. adalar ve kayalıklar) aynı zamanda deniz yetki alanlarına ilişkin uyuşmazlıkları da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle çalışmamız sadece kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin hukuki uyuşmazlıklara odaklansa da zaman zaman bağlantılı diğer hususlara da gerektiği ölçüde değinmektedir. Öte yandan ayrıca belirtmem gerekir ki çalışma daha çok devletler arasındaki kara ülkesi ve sınırlarına ilişkin uyuşmazlıklara odaklanmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.