Unutmayı Bir Öğrenebilsem

Stok Kodu:
9789750844195
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
248
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-02-18
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
12,74
9789750844195
516292
Unutmayı Bir Öğrenebilsem
Unutmayı Bir Öğrenebilsem
12.74
Geçen zamana kalemiyle meydan okuyan usta denemeci Uğur Kökden'den 1900'lerin ilk çeyreğinden 2000'lerin ilk çeyreğine uzanan yıllara dair bir "zaman tanıklığı": Yüzyıl başına tarihlenen puslu Anadolu fotoğraflarından 1930'ların İstanbulu'na, parasız yatılı avlularından Paris kahvelerine, adliye koridorlarından tren kompartımanlarına, cezaevlerinden dergi bürolarına, Bağdat'tan Mekke'ye, Lozan'dan Afrika'ya taşınan bu incelikli "özgeçmiş" dün ve bügün arasında sağlam köprüler kurarken, farklı coğrafyalarda hayat bulan çoksesli bir dünyanın da izini sürüyor. "Küçük taşra istasyonlarının biricik canlılığı su, ayran ya da simit satıcısı gençlerdi o tarihlerde. Bununla birlikte, büyük istasyonlarda sucuk-ekmek satanlara, dahası –Sivas'ta başımıza geldiği gibi– kelle-paça satanlara bile rastlanırdı. Avrupa'da olduğu gibi, el arabalı kitap-gazete satıcılarıysa henüz ülkemizde yoktu. Buna karşılık, trenin pencerelerinden okunmuş gazete, dergi ve kitap atılıyordu istasyonlarda! Bunların üstüne üşüşüyorlardı! Orta Anadolu'dan Doğu'ya gidildikçe artıyordu bu ilgi. Denebilir ki, trendekilerden çok dışarıdakiler bir okuma telaşı içindeydi."
Geçen zamana kalemiyle meydan okuyan usta denemeci Uğur Kökden'den 1900'lerin ilk çeyreğinden 2000'lerin ilk çeyreğine uzanan yıllara dair bir "zaman tanıklığı": Yüzyıl başına tarihlenen puslu Anadolu fotoğraflarından 1930'ların İstanbulu'na, parasız yatılı avlularından Paris kahvelerine, adliye koridorlarından tren kompartımanlarına, cezaevlerinden dergi bürolarına, Bağdat'tan Mekke'ye, Lozan'dan Afrika'ya taşınan bu incelikli "özgeçmiş" dün ve bügün arasında sağlam köprüler kurarken, farklı coğrafyalarda hayat bulan çoksesli bir dünyanın da izini sürüyor. "Küçük taşra istasyonlarının biricik canlılığı su, ayran ya da simit satıcısı gençlerdi o tarihlerde. Bununla birlikte, büyük istasyonlarda sucuk-ekmek satanlara, dahası –Sivas'ta başımıza geldiği gibi– kelle-paça satanlara bile rastlanırdı. Avrupa'da olduğu gibi, el arabalı kitap-gazete satıcılarıysa henüz ülkemizde yoktu. Buna karşılık, trenin pencerelerinden okunmuş gazete, dergi ve kitap atılıyordu istasyonlarda! Bunların üstüne üşüşüyorlardı! Orta Anadolu'dan Doğu'ya gidildikçe artıyordu bu ilgi. Denebilir ki, trendekilerden çok dışarıdakiler bir okuma telaşı içindeydi."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat