9786051857183
738066
https://www.hesapli24.com/uyku-ulkesi
Uyku Ülkesi
8.75
“Bir toplumda rüyada görülenlerle yaşananlar arasında bir fark yoksa
oranın adı Uyku Ülkesi'dir.”
Uyku Ülkesi tüm zamanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı rüyaların
zamansız olması gibi. Yazar bu romanda Doktor Sevda Kül'ün
rüyalarıyla karışan ve bir kâbustan farksız görünen yaşamını anlatıyor.
Orhan Kemal Roman Ödülü, Ankara Üniversitesi Roman Ödülü ve
Notre-Dame de Sion Edebiyat Ödülü sahibi Gürsel Korat, Uyku
Ülkesi'nde gerçek ile düşü harmanlayarak yirmi birinci yüzyılın
distopyasını ortaya koyuyor.
Rüya bu ya, Eski İstanbul suyun altında yaşamayı sürdürüyordu.
Sayısız otomobil Sirkeci Garı yönünde ilerliyor, araba vapuruyla
Harem'e gidecek olanlar ise iskelede sıraya giriyordu. Tramvaylar
farlarını yakmış boğuk boğuk tınlıyor, kâğıt toplayıcıları, seyyar
tatlıcılar ve turşucular arabalarını itiyordu. Mısır Çarşısı'nın ışıl ışıl
olduğunu, altın dolu vitrinler önünde balıkların yüzdüğünü
hissedebiliyordum. Yeni Cami önündeki güvercinler, vatoz balığını
andırarak kanat çırpıyor, motorların bacasından çıkan dumanlar,
denizin içinden yukarılara doğru bir suluboya izi gibi yükseliyordu.
“Bir toplumda rüyada görülenlerle yaşananlar arasında bir fark yoksa
oranın adı Uyku Ülkesi'dir.”
Uyku Ülkesi tüm zamanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı rüyaların
zamansız olması gibi. Yazar bu romanda Doktor Sevda Kül'ün
rüyalarıyla karışan ve bir kâbustan farksız görünen yaşamını anlatıyor.
Orhan Kemal Roman Ödülü, Ankara Üniversitesi Roman Ödülü ve
Notre-Dame de Sion Edebiyat Ödülü sahibi Gürsel Korat, Uyku
Ülkesi'nde gerçek ile düşü harmanlayarak yirmi birinci yüzyılın
distopyasını ortaya koyuyor.
Rüya bu ya, Eski İstanbul suyun altında yaşamayı sürdürüyordu.
Sayısız otomobil Sirkeci Garı yönünde ilerliyor, araba vapuruyla
Harem'e gidecek olanlar ise iskelede sıraya giriyordu. Tramvaylar
farlarını yakmış boğuk boğuk tınlıyor, kâğıt toplayıcıları, seyyar
tatlıcılar ve turşucular arabalarını itiyordu. Mısır Çarşısı'nın ışıl ışıl
olduğunu, altın dolu vitrinler önünde balıkların yüzdüğünü
hissedebiliyordum. Yeni Cami önündeki güvercinler, vatoz balığını
andırarak kanat çırpıyor, motorların bacasından çıkan dumanlar,
denizin içinden yukarılara doğru bir suluboya izi gibi yükseliyordu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.