9786256874497
809859
https://www.hesapli24.com/varlik-ve-allah
Varlık ve Allah
17.09
Beşincisi: Dücane'nin akıl, beyin, işitme, görme gibi kullandığı
argümanlardır. Kur'an'da itaat ve işitme körü körüne boyun eğmek
demektir. Bu da insan doğasına aykırıdır, diyor. Ve Diyor ki: Kur'an'da akıl
kelimesi, isim olarak geçmiyor. Demek Muhammed, beyni ve gerçek bilgiyi
bilmiyor. Neden Kur'an'da Allah gördü, işitti fiili geçtiği gibi Allah akletti fiili
geçmiyor.
Evvela: Kur'an'ın ve o günün Araplarının kullandığı akıl ve akletme, bizim
Osmanlıcada kullandığımız bilgi ve bilme manasında değildir. Dücane çok
ve çok etimoloji bildiğini iddia ediyor. Biraz baksa idi, bu akletmenin bilgi
değil de riski yenmek üzere karar vermek, işi karara bağlamak demek
olduğunu anlardı. Nitekim bu kökten gelen ıkal, insanların başına bağladığı
örtü ve o örtünün ipi demektir. Evet akıl, akrabalık bağı manasına da gelir.
Ikal fidyesi, akrabaların ödemesi gereken fidye manasına gelir.
İşte akıl sadece bir eylem olduğu için isim-masdar olarak Kur'an'da
geçmemiştir. Onun yerine lübb (insanın özü yani beyni), ilim (insanı
doğruya götüren veri) gibi kelimeler geçiyor. Evet Kur'an'da, Allah
aklediyor kelimesi, geçmiyor. Çünkü düşünüp sonra işi karara bağlamak
Allah için acizlik ifadesi olur. Allah ise, mutlak aşkındır, hiçbir şeye ihtiyacı
yoktur.
Nitekim fikir de basamaklar kurup derinlemesine sonuca varmak demek
olduğundan Allah düşünüyor da denmez. Ve Kur'an'da böyle bir fiil yoktur.
Fakat yüz küsur yerde Allah bilir, diyor.Allah'ın bilgisi ise, vahiy ve logos yani kâinata ruh ve can olan yazılım
tarzında tecelli ediyor. Nitekim Yunancada rasyo kelimesi yerine genelde
akıl ve mantık manasında Logos kelimesi kullanılır.
Evet akıl biz insanlar içindir, çünkü hayatta binlerce riski yenip ebediyeti
kazanmak üzere karar vermek ve ona göre iş görmek bizim içindir. Zaten
Kur'an yirmiden fazla yerde bu akletme filini bize tavsiye ediyor. Hem de
bilinçdışımızla yani kalbimizle. Ki tam tatmin olalım.
Dücane, bu akıl maddesini çarpıttığı gibi, işittik ve itaat ettik kalıbını de
yanlış anlıyor. Çünkü bu kalıp, işittik, anladık, kabul edip itaat ettik
manasında kullanılır. Mücadele suresi, 1 Ayete bakabilirsiniz.
Beşincisi: Dücane'nin akıl, beyin, işitme, görme gibi kullandığı
argümanlardır. Kur'an'da itaat ve işitme körü körüne boyun eğmek
demektir. Bu da insan doğasına aykırıdır, diyor. Ve Diyor ki: Kur'an'da akıl
kelimesi, isim olarak geçmiyor. Demek Muhammed, beyni ve gerçek bilgiyi
bilmiyor. Neden Kur'an'da Allah gördü, işitti fiili geçtiği gibi Allah akletti fiili
geçmiyor.
Evvela: Kur'an'ın ve o günün Araplarının kullandığı akıl ve akletme, bizim
Osmanlıcada kullandığımız bilgi ve bilme manasında değildir. Dücane çok
ve çok etimoloji bildiğini iddia ediyor. Biraz baksa idi, bu akletmenin bilgi
değil de riski yenmek üzere karar vermek, işi karara bağlamak demek
olduğunu anlardı. Nitekim bu kökten gelen ıkal, insanların başına bağladığı
örtü ve o örtünün ipi demektir. Evet akıl, akrabalık bağı manasına da gelir.
Ikal fidyesi, akrabaların ödemesi gereken fidye manasına gelir.
İşte akıl sadece bir eylem olduğu için isim-masdar olarak Kur'an'da
geçmemiştir. Onun yerine lübb (insanın özü yani beyni), ilim (insanı
doğruya götüren veri) gibi kelimeler geçiyor. Evet Kur'an'da, Allah
aklediyor kelimesi, geçmiyor. Çünkü düşünüp sonra işi karara bağlamak
Allah için acizlik ifadesi olur. Allah ise, mutlak aşkındır, hiçbir şeye ihtiyacı
yoktur.
Nitekim fikir de basamaklar kurup derinlemesine sonuca varmak demek
olduğundan Allah düşünüyor da denmez. Ve Kur'an'da böyle bir fiil yoktur.
Fakat yüz küsur yerde Allah bilir, diyor.Allah'ın bilgisi ise, vahiy ve logos yani kâinata ruh ve can olan yazılım
tarzında tecelli ediyor. Nitekim Yunancada rasyo kelimesi yerine genelde
akıl ve mantık manasında Logos kelimesi kullanılır.
Evet akıl biz insanlar içindir, çünkü hayatta binlerce riski yenip ebediyeti
kazanmak üzere karar vermek ve ona göre iş görmek bizim içindir. Zaten
Kur'an yirmiden fazla yerde bu akletme filini bize tavsiye ediyor. Hem de
bilinçdışımızla yani kalbimizle. Ki tam tatmin olalım.
Dücane, bu akıl maddesini çarpıttığı gibi, işittik ve itaat ettik kalıbını de
yanlış anlıyor. Çünkü bu kalıp, işittik, anladık, kabul edip itaat ettik
manasında kullanılır. Mücadele suresi, 1 Ayete bakabilirsiniz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.