Yağmurun Ülkesine Yolculuk

Stok Kodu:
9786056722967
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
157
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-09-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
9,03
9786056722967
486484
Yağmurun Ülkesine Yolculuk
Yağmurun Ülkesine Yolculuk
9.03
Çocukken evimiz şehrin dışında, yamaçta, tüm şehri yukarıdan gören bir tepenin yamacında, ufacık bir gecekonduydu. Tüm tepede üç beş tane ev vardı, kaderleri bize benzeyen. O evlerin çocukları mahalle arkadaşımızdı. O tepelerde boyumuzu aşan çimenlerin içinde kaybolurduk bahar aylarında. Kış geldi mi karda kayardık tepeyi boydan boya, uçardık, donardık, yanardık soğuktan, yara bere içinde kalırdık ama gün batmadan girmezdik eve. Yaz yağmurlarında tepemizin arkasında gökkuşağı çıkardı, yağmurdan sonra, göğü boydan boya sarar, uzansak tutacak kadar yakın sanırdık maviyi, yeşili, sarıyı. Anam, gökkuşağının altından geçen cennete gider demişti bir seferinde. Sonrasında ilk gökkuşağında altından geçmek için koşmuştuk, çocukluk işte. Tepeye vardığımızda bir adamla karşılaşmıştık, adam sırılsıklam ıslanmış, tüm yağmuru içine çekmiş gibiydi, burnundan soluyordu, yorulmuştu, belki acıkmıştı da, yorgundu da. Adamı görünce çok heyecanlanmıştık, adam yağmurun ülkesinden geliyor sanmıştık, gökkuşağının doğduğu yerden, cennetten. Gökkuşağının sahibi gibi görünüyordu uzaktan, sanki onu oraya o adam dizmiş, elceğizleriyle yerleştirmişti.
Çocukken evimiz şehrin dışında, yamaçta, tüm şehri yukarıdan gören bir tepenin yamacında, ufacık bir gecekonduydu. Tüm tepede üç beş tane ev vardı, kaderleri bize benzeyen. O evlerin çocukları mahalle arkadaşımızdı. O tepelerde boyumuzu aşan çimenlerin içinde kaybolurduk bahar aylarında. Kış geldi mi karda kayardık tepeyi boydan boya, uçardık, donardık, yanardık soğuktan, yara bere içinde kalırdık ama gün batmadan girmezdik eve. Yaz yağmurlarında tepemizin arkasında gökkuşağı çıkardı, yağmurdan sonra, göğü boydan boya sarar, uzansak tutacak kadar yakın sanırdık maviyi, yeşili, sarıyı. Anam, gökkuşağının altından geçen cennete gider demişti bir seferinde. Sonrasında ilk gökkuşağında altından geçmek için koşmuştuk, çocukluk işte. Tepeye vardığımızda bir adamla karşılaşmıştık, adam sırılsıklam ıslanmış, tüm yağmuru içine çekmiş gibiydi, burnundan soluyordu, yorulmuştu, belki acıkmıştı da, yorgundu da. Adamı görünce çok heyecanlanmıştık, adam yağmurun ülkesinden geliyor sanmıştık, gökkuşağının doğduğu yerden, cennetten. Gökkuşağının sahibi gibi görünüyordu uzaktan, sanki onu oraya o adam dizmiş, elceğizleriyle yerleştirmişti.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat