9786053062851
496857
https://www.hesapli24.com/yitip-giden-hayatlar
Yitip Giden Hayatlar
8.41
İlişkilerin başında kendimizi unutup karşı taraf gibi davranıp, düşünüp öyle yaşıyoruz. Doğal olarak zaman ilerledikçe kendimizi hissetmeye başlıyoruz ve bu noktadan sonra yapmış olduğumuz davranışlar büyük bir fedakârlık gibi gelmeye başlıyor bize. Ve ilişkinin yürüyüş şekli artık fedakârlık gibi görünen davranışları gerektiriyor. Karşı tarafı suçlamaya başlıyoruz artık, hatta matematiksel hesaplar yapmaya başlıyoruz, kim nerde neyi feda etti diye. Eğer ki bir şeyi yapıyorsak kendi irademizle yapıyoruz, kandırılmışlık düşüncesi, kendi irademizi yok saymaktır.
Ve kendi irademizle yaptığımız davranışlara bir de karşı fedakârlık bekleyerek daha da güçlendiriyoruz bu fedakârlık duygumuzu. İlişkinin, ilişki olabilmesi için karşılıklı duygu birlikteliği olması gerekir, yoksa ortada bir ilişkiden çok ticari bir alışveriş vardır.
En başından kendi sınırlarımız çerçevesinde davranırsak, kimse bizden görmediği bir şeylerin beklentisine giremez. Böylece kendi davranışlarımızı kendimize yük haline getirmemiş oluruz. En başından kendi sınırlarımızın farkında olup öyle davranırsak, her iki taraf için de kandırılmışlık duygusu ortadan kaldırılmış olur.
İnsan bu açıdan bakınca karşısındaki insanın hiç mi sorumluluğu yok diye düşünüyor. Elbette ki var ama ilişkilerde her insan kendinden sorumludur. Karşımızdaki insanı iyi okumak gerekiyor, onun aklında kendi kafasında yarattığı sen mi varsın, yoksa varolan sen mi? İnsanlar bizim izin verdiğimiz oranda, bizim hayatımıza yön verebilir, bu sebebten kendi davranış ve düşüncelerimizi sorgulamamız gerek. Almak ya da vermekten çok paylaşmak olmalı ilişkilerdeki beklentimiz.
İlişkilerin başında kendimizi unutup karşı taraf gibi davranıp, düşünüp öyle yaşıyoruz. Doğal olarak zaman ilerledikçe kendimizi hissetmeye başlıyoruz ve bu noktadan sonra yapmış olduğumuz davranışlar büyük bir fedakârlık gibi gelmeye başlıyor bize. Ve ilişkinin yürüyüş şekli artık fedakârlık gibi görünen davranışları gerektiriyor. Karşı tarafı suçlamaya başlıyoruz artık, hatta matematiksel hesaplar yapmaya başlıyoruz, kim nerde neyi feda etti diye. Eğer ki bir şeyi yapıyorsak kendi irademizle yapıyoruz, kandırılmışlık düşüncesi, kendi irademizi yok saymaktır.
Ve kendi irademizle yaptığımız davranışlara bir de karşı fedakârlık bekleyerek daha da güçlendiriyoruz bu fedakârlık duygumuzu. İlişkinin, ilişki olabilmesi için karşılıklı duygu birlikteliği olması gerekir, yoksa ortada bir ilişkiden çok ticari bir alışveriş vardır.
En başından kendi sınırlarımız çerçevesinde davranırsak, kimse bizden görmediği bir şeylerin beklentisine giremez. Böylece kendi davranışlarımızı kendimize yük haline getirmemiş oluruz. En başından kendi sınırlarımızın farkında olup öyle davranırsak, her iki taraf için de kandırılmışlık duygusu ortadan kaldırılmış olur.
İnsan bu açıdan bakınca karşısındaki insanın hiç mi sorumluluğu yok diye düşünüyor. Elbette ki var ama ilişkilerde her insan kendinden sorumludur. Karşımızdaki insanı iyi okumak gerekiyor, onun aklında kendi kafasında yarattığı sen mi varsın, yoksa varolan sen mi? İnsanlar bizim izin verdiğimiz oranda, bizim hayatımıza yön verebilir, bu sebebten kendi davranış ve düşüncelerimizi sorgulamamız gerek. Almak ya da vermekten çok paylaşmak olmalı ilişkilerdeki beklentimiz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.