Yokuş Aksanı

Stok Kodu:
9786257737098
Boyut:
130-195-0
Sayfa Sayısı:
80
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-10-07
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
8,00
9786257737098
579536
Yokuş Aksanı
Yokuş Aksanı
8.00
Geçiyoruz. Hem de acelemiz varmış gibi, kimsenin bizi beklemediği, kimseye merhem olamayacağımız yerlere doğru geçiyoruz. Bu geçişte ne ışıltı ne görkem, ne umut ne de gayret var. Bu geçiş yara almayı da yara açmayı da öğrendiğimiz, önce süte sonra kana özendiğimiz ve toprağa bile yettiğimiz bir geçiş. Bir de geride kalanlar var. Bu geçişin sağalmak olmadığını bilenler. Tıpkı kabuk bağlamış bir yaraya bakar gibi geçişimize bakıp 'Sen bu yaranın kabuğusun, kaşırsam kanarım, düşersen ne âlâ,' diyenler. Mizgin Bulut, ilk kitabı Yokuş Aksanı'ndaki öykülerle okuru şaşırtmayı ve oyun oynamayı seven bir yazar olduğunu müjdeliyor bize. Bireyi, aileyi ve toplumu ele alışındaki sahicilik, kendi sesini gizleyip karakterleri işitmemizi sağlayan dil mahareti ve sıradan görüneni tuhaflaştırmaktaki yeteneği ilk bakışta fark ediliyor. Yokuş Aksanı, uzun süre sizinle gezecek ve unutulmayacak bir kitap. "İki metalin birbirine sürtünmesindeki kıyıcı ses, nasıl da anlatıyor kendini. Kendinden böyle haber veren, aslı gibidir, diyebildiğimiz çok az şey kaldı. Bu ses bana, ‘Hadi,' diyor, ‘kalk da Allah'a teşekkür et, ölmedin acından.' Kırk gün kırk asır gibiydi ama işte günü geldi. Zaman hep böyle geçmez umarım. Diriyim. Aynaya baktım bu sabah, duruyor yüzüm hâlâ. Şöyle sese doğru yürüyen iki bacağım da var şükür. Birazdan daha neler edeceğim o bacaklarla neler... Yürüyüp şu kapıdan çıkacağım. Asansör yerine merdiveni kullanacağım. Binadan çıkana kadar yığılmazsam yolu hatırlıyorum demektir. Yığılmayacağım."
Geçiyoruz. Hem de acelemiz varmış gibi, kimsenin bizi beklemediği, kimseye merhem olamayacağımız yerlere doğru geçiyoruz. Bu geçişte ne ışıltı ne görkem, ne umut ne de gayret var. Bu geçiş yara almayı da yara açmayı da öğrendiğimiz, önce süte sonra kana özendiğimiz ve toprağa bile yettiğimiz bir geçiş. Bir de geride kalanlar var. Bu geçişin sağalmak olmadığını bilenler. Tıpkı kabuk bağlamış bir yaraya bakar gibi geçişimize bakıp 'Sen bu yaranın kabuğusun, kaşırsam kanarım, düşersen ne âlâ,' diyenler. Mizgin Bulut, ilk kitabı Yokuş Aksanı'ndaki öykülerle okuru şaşırtmayı ve oyun oynamayı seven bir yazar olduğunu müjdeliyor bize. Bireyi, aileyi ve toplumu ele alışındaki sahicilik, kendi sesini gizleyip karakterleri işitmemizi sağlayan dil mahareti ve sıradan görüneni tuhaflaştırmaktaki yeteneği ilk bakışta fark ediliyor. Yokuş Aksanı, uzun süre sizinle gezecek ve unutulmayacak bir kitap. "İki metalin birbirine sürtünmesindeki kıyıcı ses, nasıl da anlatıyor kendini. Kendinden böyle haber veren, aslı gibidir, diyebildiğimiz çok az şey kaldı. Bu ses bana, ‘Hadi,' diyor, ‘kalk da Allah'a teşekkür et, ölmedin acından.' Kırk gün kırk asır gibiydi ama işte günü geldi. Zaman hep böyle geçmez umarım. Diriyim. Aynaya baktım bu sabah, duruyor yüzüm hâlâ. Şöyle sese doğru yürüyen iki bacağım da var şükür. Birazdan daha neler edeceğim o bacaklarla neler... Yürüyüp şu kapıdan çıkacağım. Asansör yerine merdiveni kullanacağım. Binadan çıkana kadar yığılmazsam yolu hatırlıyorum demektir. Yığılmayacağım."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat