9789756335666
386361
https://www.hesapli24.com/yoruldum-gonul
Yoruldum Gönül
11.42
Halk Ozanları/ Halk Aşıkları tarih boyunca yaşadıkları çağın aynası olmuşlar, halkın duygularını, acılarını, neşelerini, sevinçlerini, ızdıraplarını, umutlarını, mutluluklarını, aşklarını/sevgilerini, sevdalarını sazlarının tellerinde doğaçlama ürettikleri mısralarla dile getirmişlerdir.
Anadolumuz Ahmet Yeseviden Yunusa, Karaca oğlandan Aşık Veysele halkın dertleriyle-sevinçleriyle dertlenmiş ve sevinmiş nice Halk Ozanı/Aşığın nefesiyle nefeslenmiş, nağmeleriyle yoğrulmuş huzur bulmuştur.
Ozanlar/Aşıklar, tanıklıklarını, Orta Asya bozkırlarından Anadoluya akın eden Türk Beylerinin efsaneleşen kahramanlıklarını, destanlaşan hikayelerini, ağıtlarını, Türklüğün örf ve adetlerini, töresini , gelenek ve göreneklerini gönüllerinde özümseyerek doğaçlama oluşan sözlerini sazlarına yükleyerek kendilerine has yorumlarıyla çağımıza taşımış ve adeta milli kültürümüzün mayası, muhafızı olmuşlardır. Kıtadan kıtaya, yöreden yöreye, nesilden nesile akıp gelen bu milli kültürümüzün canlı kalmasında, yaşatılmasında onların payı büyüktür. Onlar bir çok kahramanlıklarımızı ölümsüzleştirmiş yüceltmişler, savaşlarda askerlerin morallerini yükseltmişler, şevk ve heyecan vermişlerdir.Felaketlerde içinde yaşadıkları halka moral vererek acılı gönüllerin dili olmuş, sevinçli günlerinde de onları neşelerine ortak olmuşlardır.
Velhasıl Halk Ozanları Aşıklar halkın taa kendisidirler...Halk Ozanları Aşıklar arasında yaşadıkları halkın aynasıdırlar.
Aşıklık Türkün yapısında,düşüncesinde,özünde,tutkusunda vardır.Kah Köroğlu olmuş Bolu Beyine karşı halkı adına sazıyla sözüyle savaşmış,Kah Dadaloğlu olmuş tabiata tutkusunu, güzele olan sevgisini tarihe mal etmiş, Kah Pir Sultan Abdal olup devrin zulmüne sazıyla sözüyle kafa tutup isyan etmiş, Kah Yunus olup yürekleri ferahlatmış,manevi iksir olmuştur.
Yazılı kültürün henüz yaygın olmadığı dönemlerde Aşıklar bir çok destanı köyden köye, şehirden şehire, sazlarıyla taşımışlar, dilden dile gönülden gönüle akıp gitmesine, sinelerde yer etmesine de vesile olmuşlardır.Hz. Ali Cenklerinden,Kerbela ağıtlarına, Yusuf ile Zuleyha, Leyla ve Mecnun, Kerem ile Aslı,Emrah ile Selbihanın yürek yakan hikayelerini hep bu Halk Aşıkları insanımıza taşımışlardır. Köye gelen bir Aşıkı köylüler davul zurna ile, kurban keserek karşılar günlerce bırakmazlar, otuz iki kısım tekmilli birden ilanatıyla günümüzün arkası yarınları gibi köy kahvesinde çalıp söyletirler, onunla kederlenip onunla sevinirlerdi.Onlar günümüz Sinema,Tiyatro,TV.lerinin işlevini görmekte idiler.
Halk Ozanları/Aşıkları Cumhuriyet dönemi şairlerine, aydınlarına da ilham kaynağı olmuşlardır. Ne var ki, Aşıklar bir yerde sazlarıyla söylediklerini yakın zamana kadar kayda almadıklarından doğaçlama olarak söyledikleri orada kalmış,zamanla unutulup gitmiştir.Onlarla ciddi olarak ilk defa Ahmet Kutsi Tecer ilgilenmiş, onun inanılmaz gayretleriyle bu gün Aşıkların piri olarak kabul edilen Aşık Veysel Sivastan Ankaraya getirilerek Aşıklar gündeme girmiştir.Aşık Veyselin yurt genelinde adını duyurmasından bu yana bir çok Halk Ozanı yetişmiş, kendini göstermiştir. Ancak bugün Aşık Veyselin,Aşık Mahzuninin,Aşık Çobanoğlunun,Aşık Reyhaninin ve nicelerinin sazlarını öksüz bırakıp sessizce göçüp gitmeleri bu sanatı icra edenlerin neredeyse bir elin parmakları kadar kaldıklarının da bir acı işaretidir.Artık onların kalitesinde ve düzeyinde Aşık yetişmemektedir.İşte YORULDUM GÖNÜLün ozanı Fikret ÜNAL da geriye kalan bu değerli Aşıklardan biri ve en önemlilerindendir.Ne yazık ki, doğaçlama üretip söyledikleri için, Gök Kubbede Hoş Bir Sada bırakıp gitmiş olan Aşıklarımızın pek çoğunun eserleri kalıcı hale getirilip kitaplaşamamıştır.Aşık Fikret ÜNAL şanslı olanlardan olmalı ki, bir gayretle kayda almaya muvaffak olduğu eserleri kitaplaşmış ve sanat açısından da çok önemli ve dikkat çekici olan şiirleri sevenleriyle buluşma imkanını yakalamış..Zaten girdiği her yarışmada birincilikle ödüllendirilmiş olan Aşık Fikretin bir çok eseri bugün TRT radyolarında okunup söylenmektedir.
Halk Ozanları/ Halk Aşıkları tarih boyunca yaşadıkları çağın aynası olmuşlar, halkın duygularını, acılarını, neşelerini, sevinçlerini, ızdıraplarını, umutlarını, mutluluklarını, aşklarını/sevgilerini, sevdalarını sazlarının tellerinde doğaçlama ürettikleri mısralarla dile getirmişlerdir.
Anadolumuz Ahmet Yeseviden Yunusa, Karaca oğlandan Aşık Veysele halkın dertleriyle-sevinçleriyle dertlenmiş ve sevinmiş nice Halk Ozanı/Aşığın nefesiyle nefeslenmiş, nağmeleriyle yoğrulmuş huzur bulmuştur.
Ozanlar/Aşıklar, tanıklıklarını, Orta Asya bozkırlarından Anadoluya akın eden Türk Beylerinin efsaneleşen kahramanlıklarını, destanlaşan hikayelerini, ağıtlarını, Türklüğün örf ve adetlerini, töresini , gelenek ve göreneklerini gönüllerinde özümseyerek doğaçlama oluşan sözlerini sazlarına yükleyerek kendilerine has yorumlarıyla çağımıza taşımış ve adeta milli kültürümüzün mayası, muhafızı olmuşlardır. Kıtadan kıtaya, yöreden yöreye, nesilden nesile akıp gelen bu milli kültürümüzün canlı kalmasında, yaşatılmasında onların payı büyüktür. Onlar bir çok kahramanlıklarımızı ölümsüzleştirmiş yüceltmişler, savaşlarda askerlerin morallerini yükseltmişler, şevk ve heyecan vermişlerdir.Felaketlerde içinde yaşadıkları halka moral vererek acılı gönüllerin dili olmuş, sevinçli günlerinde de onları neşelerine ortak olmuşlardır.
Velhasıl Halk Ozanları Aşıklar halkın taa kendisidirler...Halk Ozanları Aşıklar arasında yaşadıkları halkın aynasıdırlar.
Aşıklık Türkün yapısında,düşüncesinde,özünde,tutkusunda vardır.Kah Köroğlu olmuş Bolu Beyine karşı halkı adına sazıyla sözüyle savaşmış,Kah Dadaloğlu olmuş tabiata tutkusunu, güzele olan sevgisini tarihe mal etmiş, Kah Pir Sultan Abdal olup devrin zulmüne sazıyla sözüyle kafa tutup isyan etmiş, Kah Yunus olup yürekleri ferahlatmış,manevi iksir olmuştur.
Yazılı kültürün henüz yaygın olmadığı dönemlerde Aşıklar bir çok destanı köyden köye, şehirden şehire, sazlarıyla taşımışlar, dilden dile gönülden gönüle akıp gitmesine, sinelerde yer etmesine de vesile olmuşlardır.Hz. Ali Cenklerinden,Kerbela ağıtlarına, Yusuf ile Zuleyha, Leyla ve Mecnun, Kerem ile Aslı,Emrah ile Selbihanın yürek yakan hikayelerini hep bu Halk Aşıkları insanımıza taşımışlardır. Köye gelen bir Aşıkı köylüler davul zurna ile, kurban keserek karşılar günlerce bırakmazlar, otuz iki kısım tekmilli birden ilanatıyla günümüzün arkası yarınları gibi köy kahvesinde çalıp söyletirler, onunla kederlenip onunla sevinirlerdi.Onlar günümüz Sinema,Tiyatro,TV.lerinin işlevini görmekte idiler.
Halk Ozanları/Aşıkları Cumhuriyet dönemi şairlerine, aydınlarına da ilham kaynağı olmuşlardır. Ne var ki, Aşıklar bir yerde sazlarıyla söylediklerini yakın zamana kadar kayda almadıklarından doğaçlama olarak söyledikleri orada kalmış,zamanla unutulup gitmiştir.Onlarla ciddi olarak ilk defa Ahmet Kutsi Tecer ilgilenmiş, onun inanılmaz gayretleriyle bu gün Aşıkların piri olarak kabul edilen Aşık Veysel Sivastan Ankaraya getirilerek Aşıklar gündeme girmiştir.Aşık Veyselin yurt genelinde adını duyurmasından bu yana bir çok Halk Ozanı yetişmiş, kendini göstermiştir. Ancak bugün Aşık Veyselin,Aşık Mahzuninin,Aşık Çobanoğlunun,Aşık Reyhaninin ve nicelerinin sazlarını öksüz bırakıp sessizce göçüp gitmeleri bu sanatı icra edenlerin neredeyse bir elin parmakları kadar kaldıklarının da bir acı işaretidir.Artık onların kalitesinde ve düzeyinde Aşık yetişmemektedir.İşte YORULDUM GÖNÜLün ozanı Fikret ÜNAL da geriye kalan bu değerli Aşıklardan biri ve en önemlilerindendir.Ne yazık ki, doğaçlama üretip söyledikleri için, Gök Kubbede Hoş Bir Sada bırakıp gitmiş olan Aşıklarımızın pek çoğunun eserleri kalıcı hale getirilip kitaplaşamamıştır.Aşık Fikret ÜNAL şanslı olanlardan olmalı ki, bir gayretle kayda almaya muvaffak olduğu eserleri kitaplaşmış ve sanat açısından da çok önemli ve dikkat çekici olan şiirleri sevenleriyle buluşma imkanını yakalamış..Zaten girdiği her yarışmada birincilikle ödüllendirilmiş olan Aşık Fikretin bir çok eseri bugün TRT radyolarında okunup söylenmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.