9786055412340
395797
https://www.hesapli24.com/zorunlu-askerlik-ve-vicdani-ret
Zorunlu Askerlik ve Vicdani Ret
9.57
Bu kitap, bazı ilave ve değişiklikler yapılmakla birlikte, esas olarak Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde savunulan ve oy birliği ile kabul edilen -Kamu Hizmeti ve İdari İşlem Alanı Olarak Zorunlu Askerlik- isimli tezin Birinci Bölümünden oluşmaktadır. Söz konusu tezin birinci bölümünde, zorunlu askerlik sisteminin kamu hizmeti olarak dünyadaki gelişimi ve yeri, anayasal ve yasal çerçevede temel hak ve hürriyetlerle ilişkisi, bu sistemden kopmayı ifade eden vicdanî ret olgusu karşısındaki durumu, bu bağlamda vicdanî ret hakkının uluslar arası sözleşmelere göre mahiyeti ve tanınma sorunu gibi teorik konulara yer verilmiştir. Tezin yargı kararları eşliğinde Türkiyedeki askerlik sistemini ve usullerini ele alan pratiğe yönelik ikinci ve üçüncü bölümleri kitabın kapsamı dışındadır.
Türkiyede askerlik yasal bir yükümlülük olduğu kadar, toplum nezdinde mutlaka ödenmesi gereken bir vatan borcudur. Türklerin ordu-millet olarak nitelendirilmesi ve askerliğin vatanî görev addedilmesi çok eski devirlere dayanmakta ise de, zorunlu asker alma sistemi Tanzimatla ortaya çıkan ve millî devlet çerçevesinde kemâle eren nisbeten modern bir olgudur. Ne var ki, gerek küreselleşme dalgasının getirdiği siyasî, ekonomik ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle, gerek demokrasilerin genişleyip bireyi merkeze alan insan hakların anlayışının hâkim olmasıyla, savunma odaklı ordulardan güvenlik temelli silahlı kuvvet yapısına geçildiği de bir gerçektir. Bu bağlamda, özellikle Batı dünyâsında zorunlu askerlik sistemi terk edilmekte ve yaygın bir şekilde profesyonel ordu esâsına başvurulmaktadır. Bu gelişmelerin yakın bir gelecekte Türkiyeyi de etkileyeceği tahmin edilmektedir.
Çalışmanın omurgasını oluşturan zorunlu askerlik, böyle bir süreçte, dünyâda hukukî ve siyasî açıdan bir çatışma ve tartışma alanı olarak kendini göstermektedir. Türkiye, şimdilik, özünde asker alma usûlünün değişimine dayanan bu ortamın dışında ise de, sisteme yönelik dış tehditlerin ve bu paralelde iç tepkilerin, deyim yerindeyse, kapıyı çalması an meselesidir. Böyle bir durumda, askerliğin, önce kamu hizmeti ve ardından idarî işlem alanı olarak hukukî çerçevesini ve uygulamasını tetkik ve tespit etmek önem arz etmektedir. Bu suretle, geleceğin ordusunun temel taşlarını yerleştirmek de mümkün olacaktır.
Sosyal, siyasî ve hukukî düzenimiz bakımından gösterdiği büyük öneme ve değerine rağmen askerlik sistemimiz yeterince ve gerektiği şekilde incelenmiş değildir. Son zamanlarda vicdanî ret hakkında yayımlanan birkaç yayın istisna tutulacak olursa, konuyla ilgili bilimsel içerik itibariyle tatminkâr, kapsamlı ve derinlikli bir çalışma yok denecek kadar azdır. Üstüne üstlük askerlik hizmetine ilişkin onca karara rağmen, bugüne değin somut uygulama da hiçbir araştırmaya konu edilmiş değildir. Bu yüzden böyle bâkir bir sahada çalışmak bilimsel bir haz verdiği kadar, kaynak sıkıntısından dolayı meşakkatli ve bir ilk teşkil ettiğinden sorunlu olmuştur.
Bu kitap, bazı ilave ve değişiklikler yapılmakla birlikte, esas olarak Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde savunulan ve oy birliği ile kabul edilen -Kamu Hizmeti ve İdari İşlem Alanı Olarak Zorunlu Askerlik- isimli tezin Birinci Bölümünden oluşmaktadır. Söz konusu tezin birinci bölümünde, zorunlu askerlik sisteminin kamu hizmeti olarak dünyadaki gelişimi ve yeri, anayasal ve yasal çerçevede temel hak ve hürriyetlerle ilişkisi, bu sistemden kopmayı ifade eden vicdanî ret olgusu karşısındaki durumu, bu bağlamda vicdanî ret hakkının uluslar arası sözleşmelere göre mahiyeti ve tanınma sorunu gibi teorik konulara yer verilmiştir. Tezin yargı kararları eşliğinde Türkiyedeki askerlik sistemini ve usullerini ele alan pratiğe yönelik ikinci ve üçüncü bölümleri kitabın kapsamı dışındadır.
Türkiyede askerlik yasal bir yükümlülük olduğu kadar, toplum nezdinde mutlaka ödenmesi gereken bir vatan borcudur. Türklerin ordu-millet olarak nitelendirilmesi ve askerliğin vatanî görev addedilmesi çok eski devirlere dayanmakta ise de, zorunlu asker alma sistemi Tanzimatla ortaya çıkan ve millî devlet çerçevesinde kemâle eren nisbeten modern bir olgudur. Ne var ki, gerek küreselleşme dalgasının getirdiği siyasî, ekonomik ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle, gerek demokrasilerin genişleyip bireyi merkeze alan insan hakların anlayışının hâkim olmasıyla, savunma odaklı ordulardan güvenlik temelli silahlı kuvvet yapısına geçildiği de bir gerçektir. Bu bağlamda, özellikle Batı dünyâsında zorunlu askerlik sistemi terk edilmekte ve yaygın bir şekilde profesyonel ordu esâsına başvurulmaktadır. Bu gelişmelerin yakın bir gelecekte Türkiyeyi de etkileyeceği tahmin edilmektedir.
Çalışmanın omurgasını oluşturan zorunlu askerlik, böyle bir süreçte, dünyâda hukukî ve siyasî açıdan bir çatışma ve tartışma alanı olarak kendini göstermektedir. Türkiye, şimdilik, özünde asker alma usûlünün değişimine dayanan bu ortamın dışında ise de, sisteme yönelik dış tehditlerin ve bu paralelde iç tepkilerin, deyim yerindeyse, kapıyı çalması an meselesidir. Böyle bir durumda, askerliğin, önce kamu hizmeti ve ardından idarî işlem alanı olarak hukukî çerçevesini ve uygulamasını tetkik ve tespit etmek önem arz etmektedir. Bu suretle, geleceğin ordusunun temel taşlarını yerleştirmek de mümkün olacaktır.
Sosyal, siyasî ve hukukî düzenimiz bakımından gösterdiği büyük öneme ve değerine rağmen askerlik sistemimiz yeterince ve gerektiği şekilde incelenmiş değildir. Son zamanlarda vicdanî ret hakkında yayımlanan birkaç yayın istisna tutulacak olursa, konuyla ilgili bilimsel içerik itibariyle tatminkâr, kapsamlı ve derinlikli bir çalışma yok denecek kadar azdır. Üstüne üstlük askerlik hizmetine ilişkin onca karara rağmen, bugüne değin somut uygulama da hiçbir araştırmaya konu edilmiş değildir. Bu yüzden böyle bâkir bir sahada çalışmak bilimsel bir haz verdiği kadar, kaynak sıkıntısından dolayı meşakkatli ve bir ilk teşkil ettiğinden sorunlu olmuştur.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.